Taraflar arasındaki orman sınırlandırılmasına itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içinde
ki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Orman Yönetimi 28.3.1986 günlü dilekçe ile açtığı davada 2278 parselin orman kadastrosu sırasında orman sınırları dışında bırakıldığını; oysa ki, orman sayılan yerlerden olduğundan tahdidin iptali ile orman sınırı içine alınmasını talep etmiştir.
Yeri Mahkemece, taşınmazın 4785 sayılı Yasadan sonra tapulamaca davalı adına tescil edildiğini, askı ilanına itiraz edilmediğinden, oluşan tapu kaydının tarafları bağlayıcı nitelikte olduğunu; bu nedenle, Orman Yasasının l/F maddesine göre orman sayılmayacağından, davanın reddine karar verilmiştir.
Yerinde yapılan keşifte bilgisine başvurulan uzman orman bilirkişisi gerekçeli raporunda 'taşınmazın memleket haritasında maki florası ile kaplı olduğunu, su ve toprak muhafaza karakteri taşıdığından Yasanın 1/J maddesinin kapsamı dışında ve orman sayılan yerlerden olduğunu duraksamayı gerektirmeyecek biçimde açıklamıştır. Bu açıklama karşısında taşınmazın öncesinin orman olup, ormandan açıldığının kabulü gerekir.