 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1992/3238
K. 1992/3966
T. 14.9.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORMAN KADASTROSU
ÖZET İlke olarak, 2/B uygulamasına karşı gerçek kişinin
dava açmakta hukuki yararı yoktur.
(3402 s. Kadastro K. m. 26)
(6831 s. OK. m. 2/B, 11)
Taraflar arasındaki 2/B' ye itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı, çekişmeli taşınmazın orman kadastro ve 2/B uygulaması çalışmaları. sırasında orman sınırları içinde bırakılmasına itiraz etmiş, Yerel Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacının temyizi yönünden; krokisinde B ile işaretli 5100 m 2.lik kısım, taraflar arasında görülen Nazilli Kadastro Mahkemesi'nin 1987/154 E. sayılı davası sonunda, kesinleşmiş tahdit sınırları içensinde kaldığından bahisle, davalı adına yapılan tesbitin iptaline karar verilmiş ve hüküm onararak kesinleşmiştir. 2/B uygulaması sırasında orman niteliğini koruması nedeniyle tahdit sınırları içensinde bırakılan bu yerin dışarı çıkarılması istenemez ve böyle bir dava açılamaz. Davacının bu kısma ilişkin davada davacı sıfatı yoktur. Red gerekçesi doğru değil ise de, mahkemece dava reddedilmiş olduğundan, sonucu itibariyle doğru olan bu k ısma ilişkin hükmün onanması gerekmiştir.
2- Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığı'nın ve Orman Genel Müdürlüğü'nün temyiz itirazlarına gelince;
a- ilke olarak, 2/8 uygulamasına karşı gerçek kişinin dava açmakta hukuki yararından söz edilemez. Ancak olayımızda Orman Yönetimi ile Nuri arasında görülen genel kadastro tesbitine itiraz davası sonunda verilen ve kesinleşen karar, taraflar yönünden bağlayıcı bir sonuç sağlamıştır. 20.180 m 2. miktarındaki bu parselin bir bölümü kesin tahdit sınırları içinde kalsa dahi, kadastro mahkemesinde dava konusu olup, gerçek kişi lehine karara bağlanmış ve kesin hüküm konusu haline gelmiş olduğundan, bu kısmın dışarı çıkarılmasını sağlayacak biçimde davacı iptal isteğinde bulunabilir. Bu sebeple, davalı Yönetimlerin temyiz i steği yerinde değildir.
b- Eldeki davada bilirkişi olarak dinlenen Orman Yüksek Mühendisi Erdoğan, genel kadastro tesbitine itiraz davasında da bilirkişilik yapmış ve katılımı ile düzenlenen iki krokide 749 ve 750 orman sınır noktaları değişik yerlerde gösterilmiştir. Krokiler kendi aralarında çelişkili olduğu gibi dosyada yer alan tahdit haritası ile de uyum sağlamamaktadır. Yine bu iki orman sınır noktasını birleştiren hatlar da tahdit haritasındaki tahdit hattında farklıdır. Mahkemece bu çelişki üzerind e durulup giderilmemiştir.
Mahkemece, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; tapulama paftası, tahdit haritası ve 2/8 uygulamasını gösterir harita zemine uygulanıp, (A ve C) ile işaretli 20.180 m 2. miktarındaki kısmının konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit haritası ve VB uygulamasını gösteren harita ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
3- Kesinleşen tahdit sınırları dışında kalan kısım yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu kısım hakkındaki davanın bu yönden reddi gerekirken, konusu kalmadığından denilerek, reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle, davacının krokisinde (B) ile gösterilen 5100 m2.lik kısım hakkındaki temyiz itirazlarının reddi ile bu bölüme ilişkin hükmün (ONANMASINA); 2-a bendinde açıklanan nedenle, davalı Yönetimlerin temyiz itirazlarının (REDDİNE); 2-b ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı Yönetimlerin temyiz itirazlarının kabulü ile (A ve C) ile işaretli bölümler yönünden hükmün BOZULMASINA, 14.9.1992 günü oybirliği ile karar verildi.
|