 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1992/312
K. 1992/387
T. 20.2.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU VE ZİLYETLİK YOLU İLE
ORMANDAN YER KAZANMA
ÖZET Öncesi orman olan taşınmazların bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun kabulü gerekir. Tapu ve zilyetlik yoluyla ormandan yer kazandıran 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiğinden, iptal kararları kapsamı nazara alınarak bu yolla toprak edinilmeyeceği düşünülmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 17, 20/1, 45)
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın reddine dair verilen 09.03.1988 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içensindeki bütün belgeler incelenerek, gereği düşünüldü:
Tapulama sırasında 116 parsel sayılı 2532 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydının harici şahsa ve paylaşıma dayanılarak Kemal adına tesbit edilmiştir. Orman idaresinin itirazı üzerine tapulama komisyonunca yetkisizlik kararı ile tutanaklar tapulama mahkemesine gönderilmiş, mahkemece; da vanın reddine, taşınmazın Kemal adına tesciline karar verilmiş, hükmü davacı yönetim temyiz etmiştir.
Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, tespite esas alınan davalı tarafa ait tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı kabul edilerek hüküm kurulmuş olup bu hüküm davacı yönetimin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nce bozulmuştur. Mahkeme bozmaya uyduğu halde gereklerini yerine getirmeden yeniden davayı reddetmiştir.
Şöyle ki; dairesinden celp edilen belgelere göre dayanılan tapu kayıtlarının ölçekli, krokileri mevcut olduğu halde mahallen yapılan keşifte yerel bilirkişi-nin tapu kaydı sınırlarının gayri sabit olması nedeniyle haritaların uygulanamadığı fen bilirkişisince açıklanmış olup bu açıklama yetersizdir. Zira ölçekli olan haritanın uygulanması görevi tapu fen memuru veya harita mühendislerine ait olup bu uygulama gereğince yerine getirilmemiştir. 3402 sayılı Yasanın 20/1 -A maddesine göre kayıt ve belgeler harita, plan ve krokiye dayanmakta ise bunların uygulanmasının mümkü n olması halinde, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur dendiğine göre gerekli uygulamanın duraksamaya yer vermeyecek şekilde bir uzman bilirkişi eliyle yaptırılması gerekir.
Dava konusu taşınmazla birlikte dayanak kayıtları 108, 114,115 ve 117 parsellere revizyon görmüştür. Bunlardan 114 numaralı parsel itirazsız kesinleşmiş olup diğer parsellerin itirazlı oldukları tutanaklarının mahsus sütunlarında belirtilmiştir. Bozmada bu yöne değinildiği halde bunlara ait dava dosyaları getirtilip incele nmemiş HUMY.'nın 45. maddesi hükmünce davaların birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmamıştır. Uzman bilirkişiye çizdirilerek krokide tevzi haritaları kapsamları belirtilmek sureti ile işaretlenmeli dava konusu parsel ile tapuların revizyon gördüğü açıklanan parsellerin konumları bu uygulamaya göre saptanmalıdır.
Tapulamaya esas tutulan dayanak kayıtları çalılık, orman gibi gayri sabit sınırları okumakta olup yerinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi miktar fazlalarının ormandan yani çalılıktan ilave edildiğini açıklandığına göre kayıtların miktarına itibar edilmesi gerekir.
Yörede orman kadastrosu yapılmadığı anlaşılmadığına göre hava fotoğrafları memleket haritası ve amenajman planı getirtilmelidir. Her ne kadar yapılan keşifte bilirkişi orman mühendisi taşınmazın memleket haritası ve amenajman planı içerisinde kalmadığını bildirmiş ise de bunların uygulamalı bir şekilde yapıldığı gerek düzenlenen raporda, gerekse keşif zaptından anlaşılmamaktadır.
Ayrıca, bozmada değinilen imar ve ihya keyfiyeti de 3402 sayılı Yasanın 17 ve 14. maddelerine uygun biçimde saptanmamıştır.
Mahkemece yeniden keşif yapılarak, bilirkişi olarak görevlendirilecek bir harita mühendisine, tapulara ait tevzi krokileri duraksamaya yer vermeyecek biçimde uygulattırılıp, kroki yaptırmak sureti ile arazi kadastrosu yönünden durumu saptayıp, miktar fazlaları bakımından imar ihyanın koşulları gereği gibi araştırılıp, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki kısıtlamaları araştırmaktır.
Taşınmazın orman araştırması yönünden ise bilgisine başvurulanlar dışında oluşturulacak üç orman mühendisi seviyesinde bilirkişi kuruluyla, dairesinden getirtilecek memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğraflarını uygulamak suretiyle öncesinin orman veya ormandan açma olup olmadığı belirlenmeli, geniş sahayı kapsayan krokisine çekişmeli yer işaret ettirmelidir.
1945 yılında yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi tüm ormanları hiç bir işleme tabi tutmadan devletleştirmiştir. Aynı Yasanın 2. maddesinde bu devletleştirmeye bazı istisnalar getirmiştir. Taşınmazın öncesinin orman olması halinde ve 1950 yılında yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasaya göre de iadeye tabi yerlerden değilse tapu kayıtları hukuki değerlerini yitirirler; açıklanan nedenle rle, bu hususlar bilirkişiye gerekçeli bir biçimde açıklattırılmalıdır.
Öncesi orman olan taşınmazların bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun kabulü gerekir. Tapu ve zilyetlik yoluyla ormandan yer kazandıran 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiğinden iptal kararları kapsamı nazara alınarak bu yolla toprak edildiğinden iptal kararları kapsamı nazara alınarak bu yolla toprak edilmeyeceği düşünülmelidir.
Bozmaya uyuldu ğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik araştırma ve inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı yönetimin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.2.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|