 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1992/165
K. 1992/134
T. 28.1.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ZİLYEDLİK YOLU İLE ORMANDAN YER
KAZANMA
ÖZET : Öncesi orman olan taşınmazların bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman to prağının orman sayılan yer olduğunun kabulü gerektiği tapu ve zilyetlik yolu ile orman dan yer kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olduğundan, iptal kararı kapsamı nazara alınıp bu yolla toprak edinilmeyeceği düşünülmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
( 34025. Kadastro K. m. 45)
Davacı Abdullah tarafından, davalı Orman Genel Müdürlüğü-Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı aleyhine 14.12.1988 gününde verilen dilekçe ile kadastro tespitinin iptali istenilmiştir.
Yerel mahkemece bozmaya uyulduk tan sonra yapılan duruşma sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan 31.5.1991 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı yönetimler vekilleri tarafından istenilmekle; süresinde oldu ğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya için deki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı, orman tahdit sınırları içine alınan 542, 543, 546 parsel sayılı taşınmazların tarım arazisi olduğunu kendi zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek, bu parsellerin orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespitini istemiş ve yerel mahkeme davayı kabul etmiştir.
Mahkemece ve rilen ilk karar 14. Hukuk Dairesi'nce bozulmuş, fakat bozmaya uyulduğu halde gereği yapılmamıştır.
Şöyle ki; davacının taşınmazlarla ilgili mülkiyet belgesi yoktur. İlk keşifte görev alan uzman bilirkişilerin sunduğu 18.10.1989 tarihli raporda (taşınmazlar ve çevresinde; defne, pırnal, sakızlık, zeytin gibi ağaç türlerinin mevcut olduğu, yer yer taşlık ve % 5 - 10 eğimli olduğu) açıklanmış, buna rağmen sonuç kısmında orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Oysa; bu bitkiler orman bitkileridir ve tanımı yapılan taşınmazların 6831 sayılı Yasanın 1/j maddesi içinde yer alması düşünülemez.
Ayrıca, bu içeriği ve sonucu çelişik ilk rapora rağmen bozmadan sonra aynı bilirkişilerle keşif yapılmış ve bu kez ilk rapordaki bulgulardan da söz edil miştir. İlk raporun kendi içindeki çelişki ve son raporun ilk raporla oluşan çelişkisi gözardı edilmiş, aynı heyetle keşif yapılmaması gerektiği düşünülmemiştir.
Öncesinin tarım arazisi olduğu yolundaki görüş yerel bilirkişilerin düşüncesine bağlanmıştır. Taşınmazların öncesinin tarım arazisi olup olmadığı ancak uzman bilirkişi eliyle saptanabilir.
1945 yılında yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesine göre, tüm ormanlar hiç bir işleme gerek olmaksızın Devletleştirilmiştir. Bu yasa karşısında taşınmazların devletleştirilmeye tabi olup olmadığı açıklanırken uzman bilirkişilerin yeterli gerekçe göstermeleri icap eder. Gerekçesiz, yeterli daya nak gösterilmeden (4785 sayılı Yasa ile ilgisi yoktur) şeklindeki sözcüklerle bu konu açıklığa kavuşturulamaz.
Hava fotoğrafları, memleket haritası ve amenajman planlarının keşifte uygulandığı yolunda açıklık yoktur.
Açıklanan duruma göre, eski keşiflerde görev alan kişiler dışında, serbest orman yükse k mühendislerinden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi kurulu ile yeniden keşif yapılarak yukarıda değinilen belgeler yerlerine uygulanıp, taşınmazların önceki durumu araştırılıp öncesinin orman veya ormandan aç ma olup olmadığı belirlenip, mevcut toprak yapısı bitki örtüsü ve çevresi incelenerek geniş çevreyi kapsayan tahdit haritasındaki yerlerini gösterecek bir kroki çizdirilmelidir.
Öncesi orman olan taşınmazların bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yer olduğunun kabulü gerektiği tapu ve zilyetlik yolu ile ormandan yer kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olduğundan iptal kararı kapsamı nazara alınıp bu yolla toprak edinilemeyeceği düşünülmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip bozmanın gereği tam olarak yerine getirilmek sureti ile hüküm kurulmalıdır. Ayrıca kabule göre, dava sırasında oluşan yargı giderlerinin kararda dökümü yapılmalıdır.
Değinilen hususlar gözetilmeden davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yönetimlerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA), 6831 sayılı Yasanın 11. maddesine göre tahdide itiraz davaları harca tabi olmadığından peşin alınan temyiz harcının iadesine, 28.1.1992 günü oybirliği ile karar verildi.
|