 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1992/13717
K. 1992/4586
T. 29.9.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZİLYEDLİĞE DAYALI TESCİL
ORMAN TAHDIT SINIRI
YAYLA
ÖZET Orman tahdit sınırı veya kamunun yararlandığı yayla içinde kalan taşınmazın zilyedlikle kazanılması ve özel mülkiyet konusu olması mümkün değildir. Bu nedenle, kesinleşmiş orman tahdit haritasının ve komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının, evvelce dinlenenler dışında seçilecek uzman bilirkişi heyeti aracılığıyla sağlıklı biçimde zemine uygulanması ve izlemeye elverişli irtibatlı krokisi çizdirilmek suretiyle saptanması, taşınmaz tahdit hattının dışında kalıyorsa, umumun istifadesine açık yayla mı, yoksa kültür arazisi mi olduğunun uzman bilirkişi aracılığıyla tesbiti ve kültür a razisi niteliğinde amacına uygun bir zilyedliğin var olup olmadığı, varsa süresinin araştırılması gerekir. Ayrıca zeminde ölçülen çekişmeli alanın dilekçede yazılı olandan fazla bulunması halinde artık kısım için de olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir.
(743 s. MK. m. 639,641)
(3402 s. Kadastro K. m. 16/D)
(2644 s. Tapu K. m. 16)
Davacı Hüseyin vekili tarafından, davalı Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine, 22.5.1990 gününde verilen dilekçe ile tapuya tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulü yolunda kurulan 24.12.1990 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından istenilmekle; dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı, Pozantı Akça Köyü Bürücek Yaylasında yer alan tahminen 50 dekarlık yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik nedeniyle adına tapuya tescilini istemiş, Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; rapor ve krokileri hükme dayanak alınan tapu fen memuru ve uzman ormancı bilirkişiler tarafından düzenlenen krokiler arasında benzerlik olmadığı gibi tarım uzman bilirkişi raporu da yetersizdir. Diğer yandan ormancı bilirkişiler tarafından tahdit haritası uygulanmak suretiyle düzenlendiği belirtilen krokide orman sınır noktaları arasında teselsül mevcut değildir. Çekişmeli taşınmazın çevresindeki orman sınır noktaları 691, 696 ve 695 olup; 692 ve 693 nolu noktaların yeri belirtilmemiştir. Ayrıca, 695 nolu orman sınır noktasının 696 ve 697 nolu orman sınır noktaları arasında bulunması da mümkün değildir. 694 nolu orman sınır noktasının yeri de yine teselsüle uygun değildir. Uygulama hatalıdır. Çelişkili ve hatalı bilirkişi rapor ve krokilerine dayanılarak hüküm kurulamaz. Bundan ayrı çekişmeli taşınmazın umumun istifa-de ettiği yayla yeri olup olmadığı hususunda çevre köylerden seçilecek ve gösterilecek bilirk işi ve tanıklar dinlenmek suretiyle araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmaza dikilen bağ ve bahçelerin yetişmediğini ve 50 yıldan beri orman ağaçlarının oluşup büyüdüğünü bildirmişler, tarım uzman bilirkişi raporunda, bu açıklamalarla ilgili bilgi vermediği gibi, meyve ağaçlarından söz ettiği halde yaşlarını açıklamamış, taşınmazın gerçek niteliğini saptamamıştır. Hüküm kurulabilmesi için bu taşınmazın kamuya ait yayla yeri mi, yoksa kültür arazisi mi olup olmadığı kesin şekilde saptanmalıdır.
Bu durumda, mahkemece Önceki bilirkişiler dışında serbest orman yüksek mühendis veya mühendisleri arasından seçilecek üç uzman ve bir han-ta mühendisi veya bu olmadığı takdirde tapu fen elemanı ile yeniden keşif yapılarak kesinleşmiş orman tahdit haritası ile komşu taşınmazların dayanak kayıtları varsa bunlar getirtilip, sağlıklı biçimde yerine uygulanarak, çekişmeli taşınmazın orman tahdit haritası içinde kalıp kalmadığı belirlenip, tahdit hattı ile irtibatlı izlemey e elverişli detaylı kroki çizdirilmelidir.
Taşınmaz tahdit hattının dışında ise, tarım uzman bilirkişiye (toprak yapısı, bitki örtüsü, çevresi incelettirilip) ağaçların cinsi, yaşı, zeminin niteliği araştırılıp, özellikle taşınmazın Bürücek Yaylası içinde olması nedeniyle bulunduğu yer göz önüne alınıp, kamunun yararlandığı yayla mı, yoksa kültür arazisi mi olup olmadığı saptanıp, bu yolda açık ve yeterli rapor alınmalıdır. Çevre köylerden sağlanacak yerel bilirkişi ve tanıklardan eski keşifteki açıklamala r da nazara alınarak davacının bu yerden yararlanma biçimi ve süresi sorulup, bu taşınmazın çevresine tahta perde veya çit çekilmesinin zilyedlik için yeterli olamayacağı nazara alınarak kültür arazisi niteliğinde amacına uygun zilyedliğin varolup olmadığı; ayrıca, çevresi ve konumu itibariyle kamuya ait yayla yen olup olmadığı araştırılmalıdır.
Çevresi genel yayla yeri ve bu taşınmaz da yaylanın bir parçası ise, yaylaların zilyedlikle kazanılamayacağı, özel mülk konusu olamayacağı düşünülmelidir. Ayrıca, kabule göre, dava dilekçesinde 50 dönüm alanın tescili istenmiş olmasına rağmen mahkemece 25.500 m 2,. için dava kabul edilmiştir. Artık kısım için olumlu veya olumsuz karar verilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme, yetersiz rapor ve krokilere dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde Orman Yönetimine iadesine, dava tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık ücret tarifesi gereğince davalı Yönetimler için takdir olunan 100.000 lira avukatlık parasının davacıdan alınarak Hazine ve Orman Yönetimine ödenmesine, 29.9.1992 günü oybirli ği ile karar verildi.
|