 |
T.C.
YARGITAY
20. Hukuk Dairesi
E. 1992/1331
K. 1992/1366
T. 13.4.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORMAN KANUNU
TAPU
KADASTRO TESBİTİ
ÖZET Tapu kaydının sınırları değişir nitelikte olduğu gibi, ayrıca değişikliğe uğramış olması hususu da göz önüne alınıp, çevreyi tanıyan yaşlı, tarafsız yerel bilirkişiler eliyle uygulanacak ilk ve farklı sınırlara göre bu yere ait olup olmadığı belirlenmeli, jeolog ve ziraat mühendisi eliyle inceleme yapılarak denizle olan irtibatı, kıyı şeridi, bugünkü toprak yapısı ile 'ilgili bilgiler alınıp orman mühendisi bilirkişilerle organize çalışmaları sağlanıp, çelişkiye meydan vermeyecek gerekçeli rapor alınıp, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip sonuca göre karar verilmelidir.
(3116 s. OK.)
(4785 s. OKDK.)
(5658 s. OKEK.)
Davacı Orman İdaresi ve katılan Songül vekili tarafından, davalı Derviş ve diğerleri aleyhine 28.12.1956 ve 23.3.1988 gününde verilen dilekçeler ile kadastro tespitinin iptali istenilmiştir. Yerel mahkemece yapılan duruşma sonunda; davanın reddi yolunda kurulan 12.2.1991 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Orman İdaresi ve davalılar tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki bütün belgeler incelenip, ge reği düşünüldü:
1339 sayılı parsel 27.6.1956 tarihinde tapulama komisyonu tarafından Eylül 1955 tarih, 542 nolu tapuya dayalı olarak Derviş, Rüveyda, Meliha adına tesbit edilmiş, orman yönetimi orman sayı ile itiraz etmiştir.
Mahkemece yapılan duruşma sonucu 1.2.1967 tarih ve 957/475-22 sayı ile taşınmaz orman sayılan yerlerden kabul edilip (orman olarak tapulama dışı)bırakılmıştır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi birinci bozma kararında (Bakanlıktan mütalaa alınması gerektiği ve bu mütalaaya karşı tarafların itirazı halinde veya mahkemece yeterli görülmediği takdirde uzman bilirkişi ile keşif yapılarak orman olup olmadığının saptanması gerektiği) vurgulanmıştır Bozmaya uyan mahkeme yaptığı kesife, yazışmalara ve topladığı kanıtlara göre 29.8.1986 gün, 1981/26-548 sayı ile taşınmazın orman olduğunu belirleyip davanın kabulüne karar vermiştir. 7. Hukuk Dairesi 26.12.1988 günlü bozma kararında (tapulama tespitinden sonra yapılan kadastro işleminin tarafları bağlamayacağı tapunun uygulanması gerektiği, kadastro hakiminin tesbit gününe göre taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmesi, 6831 sayılı Yasanın 1. maddesine göre yeniden orman araştırması yapılması gerektiğine değinerek kararı tekrar bozmuştur.
Bozmaya uyan yerel mahke me, 12.2.1991 gün ve 1989/10-20 sayılı kararı ile davayı reddetmiştir. Hükmü, Orman Yönetimi ve davalılar temyiz etmişlerdir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi her iki bozma kararında orman araştırması gerektiğini belirleyip yol göstermiştir. Yerel mahkemece bu yolda alınan raporlar çelişik olmasına rağmen taşınmazın gerçek durumu saptanmadan, yetersiz ve çelişik rapor esas alınarak bozmanın gereği tam yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Şöyle ki; 25.10.1965 tarih, 5877-1333 sayılı Tarım Bakanlığı cevabi yazısında (yapılan inceleme sonucu 1339 sayılı parselin 6831 sayılı Yasanın 1. maddesine göre orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmıştır) denilmiş, ayrıca dosyada yer alan Bölge Şefliğine ait 23.5.1986 tarihli cevabi raporda yine orman sayılan y er olduğu bildirilmiştir. 1. bozma kararından sonra yapılan 24.6.1986 günlü keşif sonucu Orman Mühendisi M. Zekai tarafından verilen raporda'(taşınmaz içinde kızılcam, menengiç, karaağaç bulunduğu, bir sınırı deniz, diğer sınırları itibariyle ormanla çevrili olduğu ve orman kadastro sınırları içine alınmış orman sayılan yerlerden olduğu) açıklanmıştır.
26.10.1989 günü yapılan ikinci keşifte ise tapu kaydı mevkii ve sınırları ile uygulanmaksın, yerel bilirkişilerin (tapu dava konusu yere aittir) şeklindeki sathi açıklaması ile yetinilmiş, orman yönünden ise gerekli ve yeterli araştırmayı içermeyen çelişkileri gidermeyen rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Oysa bozma kararlarının kapsamına göre alınan Bakanlık yazısı ve raporlar arasındaki çelişk i giderilmeden, orman yönünden taşınmazın öncesi araştırılmadan hüküm kurulamaz.
3116 sayılı Yasa ile Devlet ormanları belirlenmiş, 1945 yılında yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasa ile tüm ormanlar Devletleştirilmiş, koşullarının varlığı halinde 5658 sayılı Yasa ile bazı yerler iade edilmiştir.
Tapu ve zilyetlik yolu ile ormandan yer kazandıran 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir. Bir taşınmazın Öncesinin orman olduğu saptandığı takdirde üzerindeki bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağı orman sayılan yer olarak kabul edilmelidir.
Davalı gerçek kişilerin dayandığı Eylül 1955 tarihli tapu kaydı niteliğine göre Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı Kapsamındadır.
K aldı ki, bu tapu kaydının Hazine adına oluşan Nisan 1330 tarih, 10 nolu ilk kaydı ile Eylül 1955 tarih, 110 sıra nolu intikal kaydında sınırlar farklıdır ve bu tapu üzerinde Fethiye Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 13.9.1955 tarih, 263/ 57 sayılı kararı ile tashih en tescil edildiği açıklanmıştır. Anılan dosya araştırılıp, kararın içeriği, orman yönetiminin taraf olup olmadığı, sınır değişikliğinin nedenleri belirlenmeli, ayrıca Orman Bakanlığı'nın 25.10.1965 tarih, 1333 sayılı cevabı yazısında incelemeye davalı old uğu bildirildiğine ve bu yazının esası olan inceleme raporunda orman yönetimince korunmaya alındığı açıklandığına göre bu işlemin dayanağının ne olduğu işletme müdürlüğünden sorulup, belgeleri getirtilmelidir. Tapulama tespitine itirazla oluşan dava nedeni yle arada gerçekleşen orman kadastrosu kesinleşmiş sayılmaz ve orman araştırması yapılmak üzere, eski tarihli memleket haritası hava fotoğrafları, amenejman planı ilgili kurumlardan getirtilip, üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi ku rulu, jeolog ve ziraat mühendisi ile keşif yapılarak yerine uygulanacak bu belgelerde taşınmazın Öncesinin nasıl nitelendirildiği, çevresi, toprak yapısı, bitki Örtüsü de incelenerek, Öncesinin orman ve ormandan açma olup olmadığı kesin şekilde saptanıp, B akanlık mütalaası ve raporlar arasındaki çelişkiler giderilip, üç tarafı ormanla çevrili taşınmazın orman bütünlüğünü bozup bozmayacağı araştırılıp, geniş çevreyi kapsayan kroki çizdirilip, yeterli gerekçeli rapor alınıp yukarıda sözü geçen yasalar karşısında taşınmazın hukuki durumunun ne olduğu belirlenmelidir.
Tapu kaydının sınırları değişir nitelikte olduğu gibi, ayrıca değişikliğe uğramış olması hususu da göz önüne alınıp, çevreyi tanıyan yaşlı, tarafsız yerel bilirkişilerle eliyle uygulanacak ilk ve farklı sınırlara göre bu yere ait olup olmadığı belirlenmeli, jeolog ve ziraat mühendisi eliyle inceleme yapılarak denizle olan irtibatı, kıyı şeridi, bugünkü toprak yapısı ile ilgili bilgiler alınıp orman mühendisi bilirkişilerle organize çalışmaları sağl anıp, çelişkiye meydan vermeyecek gerekçeli rapor alınıp, tüm kanıtlar birlikte değerlendirilmelidir.
Davalı gerçek kişilerin temyizine gelince; Yerel mahkeme 1339 numaralı parseli, dayanağı olan 25.6.1980 tarih 123 nolu tapu kaydını esas alıp, dayaya sonradan katılan Songül ün payını da tanımak suretiyle ilgili pay sahipleri adına tesciline karar vermiştir. Ancak, hükmü temyiz eden Münire ve arkadaşları, Songül'e tapuda yapılan satışın geçerli olmadığı sayı ile Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1989/185 esasında kayıtlı tapu iptali davası bulunduğunu ve kadastro mahkemesinin görevi dışında kalan bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, bu konu çözümlenmeden burada hüküm kurulamayacağını ileri sürmüşlerdir. Bu sava g öre Kadastro Mahkemesinin görevi dışında kalan ve Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan değişik nitelikli davanın sonucu sorularak, dava bitmiş ise dosya ve ilam getirtilerek, Songül'ün üzerindeki payın akıbeti saptanmalı, dava devam ediyorsa sonucu be klenip, bu davada verilecek kararda değerlendirilmelidir. Anılan davanın sonucu alınmada, ormanla ilgili ve yukarıda değinilen yöntemle araştırma yapılmadan kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Orman Yönetimi ile -dav alı Münire ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde ilgililere iadesine, 13.4.1992 günü oybirliği ile karar verildi.
|