Hukuki.NET

T.C. YARGITAY 20. Hukuk Dairesi E. 1992/11300 K. 1993/5825 T. 5.7.1993
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ZİLYEDLİĞE DAYALI TESCİL ORMAN YAYLA
 
ÖZET
Satın almadan kaynaklanan zilyedliğe dayalı tescil davalarında, yasal kazandırıcı zilyedlik koşullarının ve 3402
sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kısıtlamaların, yalnızca davacı değil, bayii yönünden de araştırılması gerekir. Taşınmaz tapulu ise, zilyedliğe dayalı tescil davasının dinlenemeyeceği düşünülmelidir.
  Ayrıca, bölgede orman sınırlandırması yapılmışsa, kesinleşmiş orman tahdit  haritası ve tüm belgeler merciinden getirtilip uzman bilirkişiler vasıtasıyla mahalline uygulanarak taşınmazın orman tahdidi içinde kalıp kalmadığı, tahdit yapılmamışsa 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar uyarınca öncesi araştırılar
ak taşınmazın orman niteliğinde olup olmadığı tartışmaya yer vermeyecek biçimde
saptanmalıdır. Taşınmaz tahdit içinde kalıyor veya niteliği itibarıyla orman olduğu anlaşılıyor ise, davanın dinlenme olanağı yoktur. Orman Yüksek Mühendisi bilirkişi tarafından 10-300 yaşlarında orman ağaçlarıyla kaplı bulunduğu bildirilen taşınmaz tarım arazisi sayılamayacağından, kesinleşmiş orman tahdidi dışında kalmış olsa dahi özel mülkiyete konu olamaz ve zilyedlikle kazanılamaz. Bu durumda, taşınmazın konumu ve niteliği
itibariyle yayla olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Zira, genel tarife göre yayla; bir veya birkaç köy-kasaba ve şehir halkının, yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve serinlemek için tahsisen veya kadimen yararlandığı arazi parçası olup, özel mülkiyete
konu teşkil etmez.
(743s.MK.m.639)
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
(6831 s. OK. m. 1,7)
(4785 s. OKDK. m. 1)
(5658 s. OKEK. m. 1,2)
(Kanunname-i Arazi m. 21, 24, 101/son)
 
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
 
Davacı, satın alma zilyedliğe dayanarak, Medeni Yasanın 639. maddesi uyarınca taşınmazın adına tescilini istemiştir. Yerel Mahkeme davayı kabul etmiş, karar Hazine ve Orman Yönetimince temyiz edilmiştir.
 
İncelenen dosya kapsamına göre, yapılan inceleme ve araştırma, alınan rapor ve krokiler hüküm kurmaya elverişli ve yeterli değildir.
 
Şöyle ki; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi taşınmaz edinmede kısıtlamalar getirmiştir. Bu sebeple, davacı satın almaya dayandığına göre, bu yolda yalnız davacı yönünden değil, bayii olan önceki malik yönünden de araştırma yapılması gerekir. Keşif tutanağında yerel bilirkişi ve tanıkların yaptığı ortak açıklamalara göre, taşınmazın öncesinin Mehmet'e ait olduğu, ölümü ile kızı Dudu'ya düştüğü ve Dudu'nun eşi Ömer'in davacıya sa
nığı anlaşılmıştır. Kocası tarafından satılsa dahi, önceki asıl malik Dudu'dur. O halde Dudu adına genel olarak belgesizden zilyedlik yolu ile tescil edilmiş taşınmaz olup olmadığı tapu sicil müdürlüğünden sorulup, varsa kayıtları getirtilip, 14. madde kıs
ıtlamaları da. nazara alınmalıdır. Satıcı Ömer'in asıl malik olmadığı belirlendiğine göre, bu kişi için araştırma yapılması ve bununla yetinilmesi anlamsızdır.
 
Ayrıca kadastro işlemleri kadastro müdürlüğünce yapılmaktadır. Bu sebeple; Pozantı Kadastro Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak yörede genel kadastro yapılıp yapılmadığı sorulmalı, daha önce 766 sayılı Yasa uyarınca tapulama yapılmış olup olmadığı da, yine tapu sicil müdürlüğünden sorulmalı, kesinleşmiş paftaları istenmelidir.
Bir taşınmazın orman olup olmadığı; kesinleşmiş tahdit var ise, tutanak ve haritalarının uygulaması ile belirlenir. Tahdit yapılmamış ise, 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısında öncesi araştırılır.
 
Mahkemece ilk yol izlenmiştir. Ancak, Orman Yönetimince taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kaldığı ve yapılan uygulamanın yanlış olduğu vurgulanıp; yeniden uygulama istendiği halde, mahkemece bu istek gözetilmemiştir. Kaldı ki, taşınmazın yayla niteliği üzerinde ise hiç durulmamıştır.
 
Dosyada yer alan 24.07.1991 tarih, 579
sayılı Pozantı Orman İşletme Müdürlüğü yazısında "taşınmazın (1831, 1832, 1833, 1834, 1935, 1836, 1837, 1838) nolu orman tahdit sınır noktalarının kısmen dışında kaldığı; Orman Bölge Müdürlüğü'nün 5.12.1991 tarih, 1795 sayılı yazılarında taşınmazın teşrini
evvel 318 tarih, sahife 8 ve 63/5 noda Kırnekoğlu Mehmet Bini Hasan Hüseyin adına kayıtlı olduğu, Ömer adlı şahsın kesim isteğinin reddedildiği, bir kooperatife konut yapımı için mal edilmeye çalışıldığı, yine Orman Bölge Müdürlüğü'nün 8.8.1989 tarih, 851
-12006 sayılı yazılarında, aynı tapudan bahisle bu 'yer içinde 10-300 yaşları arasında sedir, köknar, ardıç ağaçlarının bulunduğu, 1951 yılında yapılan orman tahdidinde bir belge ibraz edilmeyip, ormanın devamı olduğu, konut yapımına müsait olmadığı, yaşlı orman ağaçlarının halen varolduğu" açıklanmıştır.
 
Bu yazışmalara göre, kesim ve konut yapımı için sonradan ibraz olunan teşrini evvel 318 tarih, sahife 8, No: 63/5'de Kırnekoğlu Mehmet Bini Hasan Hüseyin adına kayıtlı bir tapu bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde, bu tapu, Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilip, Ömer, Dudu ile irtibatı araştırılıp; keşifte uygulanıp; bu yerle ilgisi olup olmadığı belirlenmelidir. Taşınmaz tapulu ise, zilyedliğe dayalı tescil davası dinlenemeyeceği gibi, 1991 yılında oluşmuş y
azı ve açıklamalara göre, üzerinde 300 yaşında ağaçların bulunduğu, bir taşınmazın tarım arazisi olamayacağı ve zilyedlik yolu ile kazanılamayacağı düşünülmelidir.
 
Ömer, taşınmazın satıcısıdır. Açıklamalara göre asıl malik karısı Döndü'dür. Bu taşınmaz üzerinde orman ağaçlarının varlığı ve kesimi için bu kişinin izin isteği söz konusu olduğuna göre, bu istek ve işlemlerle ilgili olarak, Orman İşletme ve Orman Bölge Müdürlüklerinden anılan yazılardan bahisle, bilgi istenip, bu olgu ısrarla araştırılmalıdır.
 
Ayrıca, yine dosyada örneği bulunan 9.5.1986 tarihli özel tutanakta, dört orman yüksek mühendisi bu yerin tarla olmadığını, 10-300 yaşlarında orman ağaçları ile kaplı bulunduğunu bildirmişlerdir. Bu bir maddi olayın tesbitidir.
 
O halde bu belgeler mutl
aka değerlendirilip, olayın içeriği araştırılıp, nazara alınmalıdır.
 
Orman tahdidi dışında kalan taşınmaz olsa dahi, bu bitki örtüsü ile özel mülk olmaz, zilyedlikle kazanılamaz.
 
Bütün bu belgeler ve tapu kaydı getirtilip, yapılacak keşifte uygulanarak taşınmazın niteliği belirlenmelidir. Bu belgelere göre, 1991 yılında orman ağaçları ile kaplı bir taşınmazın aynı yıl yapılan keşifte tarım arazisi olduğu söylenemez. Dosyaya sunulan bu resmi belgelerin içeriği, oluşumu, sonucu bu taşınmazla ilgisi araştırılmadan, bu olgu gözetilmeden asla hüküm kurulamaz.
 
Dosyada yer alan tutanak, harita ve ilgili belgeler, silik ve yetersizdir. Bu belgelerle sağlıklı keşif yapılamaz. Toprak incelemesinin de tarım uzmanı ziraat mühendisi ile yapılması, uygulamanın yeterli olması, çelişki içermemesi gerekir. O halde, bu yerler için 1951-1952 yıllarında yapılmış orman tahdidi ile ilgili, işe başlama, bitirme ve askı ilan tutanakları, tahdit haritasının asılları Orman İşletme Müdürlüğünden getirtilip, dosyaya konulmalı, evvelc
e görev almış bilirkişiler dışında yeniden seçilecek üç uzman orman yüksek mühendis veya mühendisi, tarım uzmanı bir ziraat mühendisi ve  bir harita mühendisi ile yeniden keşif yapılarak, belgelerin tümü yerine uygulanmalıdır.
 
Eski keşifte görev alan ormancı bilirkişiler "taşınmazın üzerinde sedir, ardıç, köknar, kızılçam, tesbih gibi orman ağaçlarının varolduğunu, yer yer humus tabakası bulunduğunu bildirdikleri halde, sonuç kısmında orman değildir şeklinde çelişik bir açıklama yaptıkları gibi, ziraat tek
nisyeni ise hububat tarımı yapılan tarla demek suretiyle, tamamen çelişik bir sonuç belirtmiştir.
 
İşte bu çelişik anlatımlar nazara alınarak, taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenip, belgeler uygulanıp, kesinleşmiş orman tahdit haritasındaki yeri belirlenerek, duraksamaya yer vermeyecek biçimde, aynı renklerle işaretlenip, orman yönetiminin itirazları nazara alınıp, değinilen diğer belgeler uygulanıp, tahdit haritası ile irtibatlı kroki çizdirilmelidir. Eski rapordaki bitki türlerine ai
t açıklamalar değerlendirilerek, bitki örtüsü ve toprak yapısı, yine uzmanlara birlikte incelettirilip, bu ağaçların yaşı, dağılım biçimi, miktarı, kesim yapılmış veya tahrip edilmiş olup olmadığı belirlenip, tüm niteliklerini içeren bilimsel verilere daya
lı detaylı, gerçeği yansıtan yeterli rapor alınmalıdır.
 
Taşınmazın bu inceleme ve uygulamaya göre, orman tahdit sınırları içinde kaldığı belirlendiği takdirde, davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gözetilmelidir. Yeterli ve detaylı incelemeye rağmen, taşınmazın orman tahdit sınırları dışında kaldığı belirlendiği takdirde bu kez, niteliği ve yayla konumu üzerinde durulmalıdır. taşınmazın bulunduğu yerin (Armutoluğu Yaylası) olduğunda şüphe yoktur. Ziraat teknisyeni Nazmi, 16.7.1991 tarihli raporunda "yayla
konumunda"olduğunu bildirmiştir. Yayla, genel tarifine göre, "bir veya birkaç köy-kasaba ve şehir halkının yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve serinlemek için tahsisen veya kadimen yararlandığı arazi parçasıdır (Arazi Kanunu md. 21, 24). Böyle yerlerde,
yaz aylarında kişi veya kişilerin hayvan otlatması, geçici olarak ikameti, baraka yapması, kısmen kültür bitkisi dikmesi, zilyedlikle kazanma hakkı vermez.
 
Kural olarak, yaylalar kamu malıdır. Özel yayla olduğu yolunda tapu vb. bir dayanak bulunmadığı takdirde zilyedlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olamaz. Bu taşınmaz, dört tarafı ormanla çevrili ve hiçbir mülkiyet. belgesi olmayan, orman bitkilerini içeren orman içi bir alandır.
 
Bu taşınmaz orman tahdit sınırları dışında bulunsa dahi, üzerindeki bitki örtüsü itibariyle, zilyedlikle kazanılamayacak nitelikte olabilir.
Somut olayda, taşınmaz üzerinde sedir, ardıç, köknar, kızılçam ağaçlarının bulunduğu, bilirkişiler tarafından açıklanmıştır. Bu orman bitkilerini içeren taşınmazın kültür arazisi olduğu ve ekonomik amacına uygun zilyedliğe konu olabileceği söylenemez. İşte bu nitelik üzerinde durularak, uzman bilirkişilere gerçek niteliği açıklattırılmalıdır. Çekişmeli yer Armutoluğu Yaylası içinde olduğuna ve yüksek kesimde bulunduğuna göre, bu taşınmaz
ve çevresinden yararlanma biçimi araştırılmalı, Tapu Sicil Müdürlüğünden bir yayla tahsis kaydı olup olmadığı da sorulup, komşu köylerden sağlanacak yaşlı, tarafsız yerel bilirkişi ve tanıkların bilgisine başvurulmalı, kamunun yararlandığı yayla niteliği
olup olmadığı belirlenmelidir.
 
Bu yerden değinilen biçimde yararlanılıyorsa, orman içi yayla niteliği taşıyorsa, Özel mülk olamayacağı, zilyedlik yolu ile kazanılamayacağı düşünülmelidir.
 
Değinilen belgeler getirtilip, incelenmeden, çelişkiler giderilmeden, taşınmazın yazışmalara konu teşkil eden olaylarının içeriği ve sonucu belirlenmeden, orman, yayla veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığı kesin olarak saptanmadan, sunulan kanıtlar toplanıp, değerlendirilmeden, anılan nitelik
teki taşınmazların Özel mülk olamayacağı, zilyedlikle kazanılamayacağı gözetilmeden hüküm kurulması usul ve yasalara aykırıdır.
 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Orman Yönetimince yatırılmış peşin harcın istek halinde iadesine, 5.7.1993 günü oybirliği ile karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini