 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/5939
K: 2005/6267
T: 18.05.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, davacılar adına kayıtlı 215 parsel sayılı taşınmaza davalıların bina yapmak ve taşınmazı tel örgü ile çevirmek suretiyle müdahalede bulunduklarını ileri sürüp, davalıların elatmalarının önlenmesi, bina ve tel örgülerin yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hatem; usulüne uygun tebligata rağmen yargılamaya katılmamış diğer davalı ise taşınmazın davacı Enver tarafından babasına satıldığını, binayı babasının yaptığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar Yüksel ve Enver yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacı Hikmet tarafından açılan davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı Hikmet Bölen vekili ile davalı Adem Kutluca tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı.
Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 215 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzeri olduğu, anılan yere kayıtla ilgisi bulunmayan davalıların yapılaşmak suretiyle elattıkları anlaşılmaktadır.
Davalılar, taşınmazdaki tasarruflarının harici satın almadan kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 706. maddesi, Borçlar Kanununun 213. maddesi ve Tapu Kanununun 26. maddesi hükmü gereğince tapulu taşınmazların resmi şekilde temlike tabi tutulmaları asıldır. Anılan hükümler karşısında bu tür taşınmazların harici satışına değer verme olanağı yoktur. Öyle ise, davalıların taşınmazdaki tasarruflarının haklı ve geçerli bir nedeni olduğu söylenemez. Davalı Adem'in temyiz itirazı yerinde değildir, reddine.
Diğer taraftan, paylı mülkiyet üzeri olan taşınmazda paydaşların her birinin, taşınmazın korunmasına ilişkin olarak diğer paydaşları temsil yetkisi bulunduğu Türk Medeni Kanununun 693. maddesi ile ifade edilmiştir. Paydaşlardan biri tarafından, korumaya ilişkin olarak açılan davada hükmün, sadece onun payı bakımından değil, taşınmazın tamamı üzerinden kurulması zorunludur.
SONUÇ: Hal böyle olunca, mutlak olarak elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı Hikmet'in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.