 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/5595
K: 2005/5880
T: 11.5.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ile evlenmek istediğini,ancak davalının kendisine dava konusu taşınmazdan pay verilmesi karşılığında evlenmeyi kabul edeceğini bildirmesi üzerine 71 parselde 600/1485 payın çıplak mülkiyetini davalıya devrettiğini,davalının nikah yapmaya yanaşmadığını,davalının hileli davranışlarıyla taşınmazın devrini sağladığını ileri sürüp,iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, satış işleminin gerçek olduğunu,davacı ile bir süre birlikte yaşadıklarını, evlenme vaadi ile yapılan işlemlerin hile sayılamayacağını, davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davacının yazılı delilinin bulunmadığı,davalıya yemin teklif edilmediği,buna göre davacının davasını ispat edemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden,davacının kayden malik olduğu,71 nolu parselde bulunan 600/1485 payın çıplak mülkiyetini satış suretiyle 12.9.2004 tarihinde davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı,davalının kendisiyle evlenmesi koşulu ile anılan temliki yaptığını,ancak taşınmaz temlik edildikten sonra evlilik birliğinin kurulamadığını,davalının evlenmekten kaçındığını ileri sürerek hile ile aldatıldığını iddia etmiş,iddiasının dayanağını teşkil eden hile olgusu yönünden tanık göstermiş olduğu halde,mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin inançlı işlemden kaynaklandığı kabul edilmek suretiyle yazılı delil bulunmadığından söz edilerek, gösterilen tanıklar dinlenilmeden ve taraf delilleri de toplanmadan davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
SONUÇ: Hal böyle olunca,yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde taraf delillerinin toplanması,soruşturmanın eksiksiz tamamlanması,hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINAalınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,11.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.