Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/4973
K: 2005/5578
T: 4.5.2005

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, paydaşı bulunduğu 504 ada 9,10,12,13 ve 506 ada 3,4,5 parsel sayılı taşınmazlara davalıların bina, bahçe ve sınır duvarı inşa etmek suretiyle müdahalede bulunduklarını ileri sürüp, el atmanın önlenmesine ve yapıların yıkımına, bu istem uygun görülmediği takdirde arsa bedellerinin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan bir kısmı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı Gencu hakkındaki davanın takip edilmemesi sebebiyle açılmamış sayılmasına; diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise, tapu kayıtlarında imar uygulaması sırasında yapı malikleri lehine şerh verildiği, imar yasası gereğince yapıların bedellerinin ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği sürece yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski maliklerine kullanma imkanı sağlayacağı,davalıların da davacının hisse devri talebini kabul etmemesi gerekçesiyle davanın reddine , karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü :
Dava, çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların kayden, paylı ve müstakil olarak davacıya ait bulunduğu çap kayıtlarının imarla oluştuğu anılan taşınmazlarda davalıların mülkiyete ilişkin hakları olmadığı buna karşın anılan yerlerde davalılara ait yapıların mevcut bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak 3. bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalıların 3194 Sayılı İmar Yasasının 18. maddesi hükmünden yararlanabilmeleri, imar öncesi şuyulandırmaya tabi tutulan kadastral parsellerde hak sahibi olmaları koşuluna bağlıdır. Oysa mahkemece bu yolda bir araştırma yapılmış değildir.
SONUÇ: Hal böyle olunca çekişme konusu taşınmazların oluşturulmasına dayanak teşkil eden kadastral parsel kayıtlarının getirtilmesi bu kayıtlarda davalıların hak sahibi olup olmadıklarının belirlenmesi, haklarının bulunmadığının saptanması halinde elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabul edilmesi aksi halde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi hükmü gözetilerek yapı bedelleri hak sahiplerine ödenmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturmayla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini