Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/4672
K: 2005/5674
T: 5.5.2005
  • ÖLÜNCEYE KADAR BAKIM AKTİ
  • KANUNİ İPOTEK HAKKI

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


İçtihat Özeti: Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile bakım alacaklısı hayatı boyunca bakılıp gözetilmeyi isteme gibi daha az teminatlı bir kişisel hak karşılığında taşınmazın mülkiyetini devretmektedir. Sözleşmenin yanları arasındaki bu dengesizliği gidermek için yasa koyucu, bakım alacaklısı yararına devrettiği taşınmaz üzerinde kanuni bir ipotik hakkı bahsetmiştir.
Bakım alacaklısı yasalarla kendisine tanınan bu ipotek hakkını, temlik tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde herkese karşı ileri sürebilir. Hak düşürücü olan bu süre geçtikten sonra 3. kişilere karşı ipotek hakkını kullanabilmesi, bu hakkını tapu siciline tescil ettirmesine bağlıdır.
(818 s. BK. m. 511, 513, 516, 517)
(4721 s. MK. m. 893, 894, 1023)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vasisi, kısıtlı Ayşe adına kayıtlı bulunan 4250 parseldeki 4 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetinin ölünceye kadar bakma akdi ile davalı Ayten'e temlik edildiğini, sonradan sözleşmeden cayılarak 2 milyar lira bedel karşılığı taşınmazın çıplak mülkiyetinin geri alındığını, bu sırada Ayşe'nin hacir altına alınması nedeniyle davalı Ayten tarafından açılan iptal tescil davası ile taşınmazın tam mülkiyetinin Ayten'e döndüğünü ve muvazaalı olarak diğer davalı Ali'ye satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek ölünceye kadar bakma akdinin iptali ile tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazdaki davacının intifa hakkının ketmedildiği gerekçesiyle, intifa hakkının tapuya şerh verilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, ölünceye kadar bakma akdinin feshi ile tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza intifa şerhi konulmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 4250 parseldeki 4 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetinin davacı Ayşe tarafından ölünceye kadar bakım koşuluyla davalı Ayten'e 9.9.1997 tarih 1045 yevmiye nolu akit ile temlik edildiği, daha sonra tarafların anlaşmazlığa düşmesi üzerine taşınmazın çıplak mülkiyetinin davalı Ayten tarafından 1.3.1999 tarih 222 yevmiye nolu akit ile davacı Ayşe'ye 2.000.000.000 TL. bedelle satış suretiyle iade edildiği, bu satış tarihinde davacı Ayşe'nin ehliyetsiz olduğunun anlaşıldığı ve kendisine vasi atandığı, vasi tarafından da davalı Ayten aleyhine 2.000.000.000 TL.lik satış bedelinin sebepsiz zenginleşme nedeniyle tahsili için İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2000/194 esas sayılı davanın açıldığı, buna karşılık davalı Ayten'in de İzmir 11. Asliye Hukuk
Mahkemesinde 2000/376 esas sayılı dosyasıyla davacı Ayşe'nin ehliyetsizliği sebebiyle tapu iptal ve tescil davası açtığı, yapılan yargılamalar sonucu her iki davanın da kabulüne karar verildiği, anılan kararların derecattan geçerek kesinleştiği, iptal, tescil davasında intifam ayrık tutulmadığı, taşınmazın tam mülkiyetinin davalı Ayten'e döndürüldüğü, davacı Ayşe vasisi tarafından sebepsiz zenginleşme davası ile hükmedilen bedelin icra yoluyla tahsiline tevessü edildiği, bu arada davalı Ayten'in iptal tescil davasının hükmüne dayanarak dava konusu taşınmazın tam mülkiyetini 29.5.2002 tarih 1089 yevmiye nolu akit ile üzerine geçirdiği ve aynı tarih 1090 yevmiye nolu akit ile diğer davalı Ali'ye satış suretiyle devrettiği görülmektedir.
Eldeki davada, kısıtlı Ayşe vasisi 7.5.2004 tarihli ıslah dilekçesiyle, fiilen ortadan kalkan ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptali ve davalı Ayten tarafından diğer davalı Ali'ye yapılan satış işleminin muvazaalı olması sebebiyle taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile kısıtlı Ayşe adına tescili isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme BK.nun 511. maddesinde, "kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit" olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakım gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 517. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Somut olaya açıklanan ilkeler gözetilerek bakıldığında, aralarında birçok sorun bulunan, sorunları yargı kararlarına konu olan taraflar arasında yukarıda açıklandığı anlamda bir bakım sözleşmesinin varlığından ve bundan böyle bakım ilişkisinin sürdürülmesi olanağının bulunduğundan söz edilemez. Öyle ise bakım alacaklısı bakımından sözleşmenin feshi hakkının doğduğu kabul edilmelidir.
Fesih sonuçlarının taraflar bakımından değerlendirilmesine gelince; bakım akti ile davalı bakım borçlusuna devredilen çekişmeli 4 nolu bağımsız bölümün 29.5.2002 tarihli akitle, satış yoluyla davalı Ali'ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile bakım borçlusuna devir ve temlik edilen taşınmazın başkasına devredilmesini önleyen bir yasa hükmü yoktur. Esasen bu husus mülkiyet hakkının doğal bir sonucudur.
Nevarki ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile bakım alacaklısı hayatı boyunca bakılıp gözetilmeyi isteme gibi daha az teminatlı bir kişisel hak karşılığında taşınmazının mülkiyetini devretmektedir, işte yasa koyucu sözleşmenin yanları arasındaki bu dengesizliği gidermek amacıyla bakım alacaklısı yararına devrettiği taşınmaz üzerinde Medeni Kanunun 807 ve 808. (Yeni Türk Medeni Kanunu 893-894.) maddeleri yanında Borçlar Kanununun 513. maddesi ile de yasal bir ipotek hakkı bahsetmiştir.
Ancak, bakım alacaklısı yasalarla kendisine tanınan bu ipotek hakkını temlik tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde herkese karşı ileri sürebilirse de, söz konusu hak düşürücü süre geçtikten sonra 3. kişilere karşı ipotek hakkını kullanabilmesi tapu siciline tescil ettirmesine bağlıdır. Başka bir anlatımla; bakım alacaklısının, değinilen hak düşürücü süre içerisinde tapuya tescil ettirmediği takdirde yasal ipotek hakkını, muvazaalı temlikler dışında 3. kişilere karşı kullanmasında yasal olanak yoktur.
Hal böyle olunca, öncelikle çekişmeli taşınmazın kayıt maliki davalının davaya konu taşınmazı edinmesinin muvazaalı olup olmadığının, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının saptanması, iyiniyetli olduğunun belirlenmesi halinde taşınmazın dava tarihindeki bedelinin belirlenmesi ve Borçlar Kanununun 516/2. maddesi de gözetilmek suretiyle, bakım borçlusundan bunun tahsili için hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir, davacının temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 5.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini