 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/4438
K: 2005/4848
T: 20.04.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ¼ pay maliki olduğu 13 nolu parseldeki apartmanın 4 nolu dairesini diğer ½ pay maliki ortakların muvafakatiyle davalının kullandığını, pay çoğunluğunun bulunmadığını ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesini ve ecrimisil istemiştir.
Davalı, çekişmeli dairede taşınmazın paydaşlarından annesi, kız kardeşi ve iki halasının muvafakatiyle oturduğunu, davacının açtığı ve redle sonuçlanan 2003/615 esas sayılı davada fuzuli şagil olmadığının belirlendiğini ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının dava konusu dairede oturması için lehine pay çoğunluğunun oluşmadığı gerekçesiyle elatmasının önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmekle;duruşma günü olarak saptanan 25.1.2005 Salı günü için yapılan tebligat üzerine Temyiz eden Ziya ile temyiz edilen Nafi geldiler, duruşmaya başlandı süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare dosya incelenerek gereği düşünüldü. Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece davalının elatmasının önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, tapuda paylı mülkiyet üzere kayıtlı ve kargir apartman vasfındaki 13 parsel sayılı taşınmazda davacının 6/24 oranında paydaş olduğu, davalının kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı dava dışı diğer paydaşların ise davacının kardeşi ile davalının annesi, kardeşi ve iki halası oldukları görülmektedir. Bunun yanında, davalının çekişmeli taşınmazdaki 4 nolu dairede oturduğu da sabittir.
Davacı, davalının taşınmazı fuzulen işgal ettiğini ileri sürmüş, davalı ise daha önce aralarında görülen 2003/615 esas sayılı dava sonucunda haksız işgalci sıfatı taşımadığının belirlendiğini savunmuştur.
Gerçekten, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/615 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinden; davanın, davalının 4 nolu bağımsız bölümü kullanmasından ötürü davacı tarafından ecrimisil isteğiyle açıldığı, yargılaması sonunda mahkemesince, anılan dairenin fiili taksime göre davalının yakınları olan paydaşlara isabet ettiği ve onların muvafakatiyle kullanıldığından bahisle reddedildiği, kararın Yargıtay Yüksek 3.Hukuk Dairesince "davalının taşınmazda hissedar olan annesine teb'an nizalı daireyi kullandığı anlaşıldığından" denmek suretiyle onandığı ve 3.3.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Anılan davada kendisinden haksız işgal tazminatı istenen davalının taşınmazda haksız işgalci konumunda bulunmadığı benimsendiğine göre, kesinleşen bu olgunun eldeki davada davacı yönünden bağlayıcı olduğunu kabulde zorunluluk vardır.
SONUÇ: Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA peşin alına harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.04.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.