 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/3930
K: 2005/4609
T: 14.4.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,kayden maliki bulunduğu 2289 (yeni 20695) parsel sayılı taşınmazın sahte vekaletname kullanılarak davalıya devredildiğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,dava konusu taşınmazı iyi niyetle usulüne uygun olarak devraldıklarını, davanın sahte vekaletname ile iş yapan vekile yöneltilmesi gerektiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,dava konusu taşınmazın davalıya devrinin sahteliği sabit olan vekaletname kullanılarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar,davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değerden reddedildi. Tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, sahte vakaletnameye dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, yurt dışında (Almanya'da) bulunmasından yararlanılarak sahte vekaletname düzenlendiğini, bu vekaletname kullanılmak suretiyle taşınmazlarının kamulaştırılmasına aracılık edildiğini, davalı D.S.İ adına oluşturulan tapu kaydının yok hükmünde olduğunu ileri sürmüş, iptal ve tescil istemiştir.
Davalı Devlet Su İşleri (D.S.İ) İdaresi, iyi niyet savunmasında bulunmuştur.
Yapılan araştırma ve inceleme sonucu 2289 Sayılı 255 m2 yüz ölçümündeki arsa nitelikli kadastral parselin Sadi 'ye ait olduğu bir kısmının D.S.İ. tarafından kamulaştırıldığı, Kadastro Müdürlüğünün 14.7.1994 tarihli değişiklik beyannamesine istinaden ikiye ifraz edilerek A ve B parsellerine ayrıldığı, A parseline 20695 numarası verilerek 115 m2 olarak D.S.İ adına, B parselinin de 20696 sayısı ile 140 m2 olarak Emsal adına işlem gördüğü ve aynı şekilde tapuya tescil edildiği, bu işlemleri Sadi vekili sıfatıyla Ekrem'in gerçekleştirdiği getirilen tescilin dayanağı resmi senet ve sicil örneğinden anlaşılmaktadır.
Sicilin intikalinde kullanılan vekaletnamenin sahte olduğu sahtecilik işlemini gerçekleştirenlerin mahkum oldukları, dosyada bulunan ceza mahkemesinin mahkumiyet kararları ile sabittir.Ayrıca, ferağ işleminin de sahte vekaletname ile gerçekleştirildiği tartışmasızdır.
Bu durumda uyuşmazlık kamulaştırma işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı, kamulaştırmanın oluşmasından sonraki evreye ilişkin bulunan ve kamulaştıran idare adına tescilin yapılmasını sağlayan ferağ işleminin kamulaştırma üzerinde etkisi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği gibi Medeni Kanunun eski 633 yeni 705.maddesine göre kamulaştırma ile mülkiyet tescilden önce kazanılır.Ancak, malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.
SONUÇ: O halde, kamulaştırmanın, işlem tarihinde yürürlükte bulunan yasal mevzuata uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırılması, kamulaştırma usulüne uygun olarak yapılmış ve kesinleşmiş ise; kamulaştırmanın oluşmuş sayılacağı, tapudaki ferağ işleminin merasimi tamamlayan şekli bir işlemden ibaret olup kamulaştırma ile elde edilen hukuksal duruma etkili olamayacağı bu suretle oluşan sicilin yolsuz tescil niteliğinde değerlendirilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.