 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/3832
K: 2005/4214
T: 07.04.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalılar adına kayıtlı çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalılar Terez, Mustafa ve Hasan davanın reddini savunmuşlar, davalılar Kemal ve Cemalettin ise yanıt vermemişlerdir.
Mahkemece, davalı Cemalettin in dava açıldığı tarihte ölü olduğu, taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü :
Dava, 3621 Sayılı Kıyı Kanunundan kaynaklanan tapu iptali, taşınmaz kaydının sicilden terkini ile elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz paydaşlarından birinin dava tarihinden önce öldüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde ölü olduğu belirlenen davalı Cemalettin hakkındaki davanın 4.5.1978 Tarih ve 4/5 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca reddedilmiş olması kural olarak doğrudur. Hazinenin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir, reddine.
Ancak, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden özellikle çap kaydından çekişmeli taşınmazda davalılar ve dava dışı kişilerin paylı mülkiyet üzere malik oldukları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Medeni Kanunun paylı mülkiyet hükümlerini düzenleyen 688 maddesi ve takip eden hükümleri gereğince paylı mülkiyet birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan şeyin tamamına belli paylarla malik olmaları şeklinde tarif edilmiştir. Bu tanımlama ve düzenlemelere göre paydaşlardan her biri kendi payı üzerinde dilediği şekilde temliki tasarrufta bulunabileceği gibi, bu pay veya paylar yönünden paydaş aleyhine malik olduğu payın iptali konusunda dava açılmasına da yasal engel yoktur.
Ancak davacı hazine, 3621 Sayılı Yasa hükümleri gereğince çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını iddia etmiş ve taşınmaz kaydının sicilden terkinini istemiştir. Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda tüm deliller toplanarak 28.11.1997 tarih ve 5/3 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında belirtilen ilkeler çerçevesinde uygulamalı olarak gerekli araştırma ve incelemenin yapılması sonucu; taşınmazın tamamının veya bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının veya taşınmazın niteliği itibarı ile özel mülkiyete konu olamayacak ve sicile geçmesi gerekmeyen, kamu malı vasfında olduğunun anlaşılması halinde yolsuz tescil niteliği ile sicil kaydının iptal edilerek kütükten terkin edileceği kuşkusuzdur.
Bu durumda, dava dışı veya hakkındaki dava reddedilen bir kısım paydaşlara ait paylar yönünden sicil ayakta kalırken, diğer paylar yönünden dava kabul edilerek sicilin terkini ile tapu sicillerinin niteliğine ve amacına uygun düşmeyecek ve kamu malının hukuksal içeriğinden uzak bir durumun ortaya çıkacağı muhakkaktır.
Öyleyse, mahallinde keşfen yapılacak uygulama sonucu, gerçektende çekişmeli taşınmazın bir bölümünün veya tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı ve kamu malı niteliğinde olduğunun saptanması halinde, dava dışı paydaş veya hakkındaki dava reddedilen ölü paydaşın mirasçıları yönünden de dava açılması, tüm paydaşlar bakımından hüküm kurulması zorunlu hale gelecektir.
SONUÇ: Hal böyle olunca, ölü olduğu gerekçesiyle hakkındaki dava reddedilen kişinin mirasçıları ve dava dışı paydaşlar bakımından dava açılmasının sağlanması açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ondan sonra tespit edilecek bulgu ve olgular değerlendirilmek suretiyle neticesine göre bir hüküm kurulması gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere davanın reddine hükmedilmesi doğru değildir. Davacı hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 7.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.