 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/3163
K: 2005/4593
T: 14.4.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mülkiyeti Belediye'ye ait taşınmazı davalının kahvehane olarak işletmek suretiyle işgal ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve 2.500.000.000 TL ecrimisil istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazı kiracı sıfatı ile kullandığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin devam ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davalının çekişmeli yerde kiracı olduğundan sözedilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 26 parselde bulunan çekişmeli yerin kayden davacı Belediye'ye ait olduğu, anılan yerin davalının işgalinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı, işgalinin taraflar arasında düzenlenen geçerli kira sözleşmesine dayalı bulunduğunu savunmuştur. Gerçekten de davalı ile davacı Belediye Başkanının imzasını taşıyan 1.1.2000 tarihli kira sözleşmesinin bulunduğu ve sözleşmenin çekişmeli yere ait olduğu görülmektedir. Esasen bu husus tarafların da kabulündedir.
Ancak, 2886 Sayılı Devlet İhale Yasasının 64. maddesi hükmüne göre Belediye mallarının kiralanmasında özel kanun hükmünün uygulanacağı
öngörülmüştür. Bu konuda 1580 Sayılı Yasanın Belediye Meclisinin görevlerini belirten 70. maddesinin 10. bendi ile 7.12.2004 tarihinde kabul-edilip yürürlüğe giren 5272 Sayılı Belediye Yasasının 34/9 bendi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Belediye taşınmaz mallarının 3 yılı geçmeyen kira sözleşmelerinin Belediye Encümen Kararına dayalı bulunmasının zorunlu olduğu sonucuna varılmaktadır. Oysa çekişmeli taşınmazın kiralanmasının, sözü edilen Belediye Encümen Kararına dayalı olduğu kanıtlanmış değildir. Öyle ise, taraflar arasında yasaya uygun bir kira ilişkisinin varlığından sözedilemez.
Kaldı ki, dosyada mevcut olup, imzası davalı tarafından inkar edilmeyen 23.10.2000 tarihli dilekçesinde davalı, çekişmeli işyerini terkettiğini bildirmiş, terk keyfiyeti 20.10.2000 tarihli Belediye yetkililerince düzenlenen tutanakla da doğrulanmıştır. Bu durumda taraflar arasında çekişmeli taşınmazla ilgili fiili tasarrufa dair ilişkinin de sona erdiği anlaşılmaktadır.
SONUÇ: Hal böyle olunca, davalının çekişmeli taşınmazı dava tarihi itibariyle haklı ve geçerli bir nedene dayalı olarak tasarruf etmediği düşünülerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hukuken geçersiz kira sözleşmesine değer verilmek suretiyle davanın reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.4.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.