 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/2753
K: 2005/3878
T: 31.3.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,davalı adına kayıtlı bulunan 613 ada 24 parsel sayılı taşınmazın C. vakfından olup,mutasarrıflarının nerede olduğunun bilinmediğini,taşınmazın mahlulen vakfına intikal ettiğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile C vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,dava konusu taşınmazın mutasarrıflarının gaip olup taşınmazın kayyumla idaresinin 10 yılı geçtiğinden mahkeme kararı ile hazine adına tescil edildiğini,tescilin 2888 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önce yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,dava konusu taşınmazın taviz bedeline tabi ve sahih vakıf menşeli bir vakfa ait bulunmadığı,davalı adına yapılan tescilin yolsuz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, Vakıflar İdaresi, S. Mahallesi 613 ada 24 parsel sayılı taşınmazın C Vakfından iken mutasarrıfları Lukaoğlu K. ve Panayot kızı S'nın gaipliğine 979-267-654 Sayılı ilamla karar verildiğini, Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek iptal ve vakfı adına tescil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; icreteynli ya da mukataalı taşınmazların maliki mutasarrıfı değil, vakıf tüzel kişiliğidir. Bu nedenle vakıf malı olan taşınmazların mutasarrıflarının mirasçısız ölmeleri halinde, mahlulen vakfına dönmeleri asıldır. Ancak, Medeni Kanunun kabulünden sonra eski vakıf mülkiyeti 2762 Sayılı Yasa ile mülhak ve mazbut vakıflar yeni bir statüye kavuşturulmuştur. Bu Yasanın 29. maddesi ile vakıf taşınmaz mülkiyeti üzerindeki "tasarruf hakkı, kuru mülkiyet (rakabe) hakkı" ayrımına son vermiş, mülkiyetin mutasarrıfa nasıl geçeceğini hükme bağlamıştır. Yeni hukukumuz da, koşulların gerçekleşmesi ve mutasarrıfın ölmesi halinde, Medeni Kanunun intikal hükümlerine göre, mirasçısı bulunmuyorsa, terekesi son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmaktadır. Ne var ki; Yasa bu gibi hallede, öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına) dönmesini uygun görmüş, bazı ayrıcalıklar dışında Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. 2888 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 2762 Sayılı Yasanın 29. maddesi değiştirilerek bir fıkra eklenmiş, mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş geçmiş taşınmazlarda maliklerin bu Yasanın yayımı tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatı ile Hazineye intikal edipte bu husus, tapu kaydına işlenmiş bulunanlar ayrık olmak üzere, mahlulen vakfına rücu edeceğini hükme bağlamıştır. O halde, 2888 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce, son mirasçı olarak Hazineye intikal edip de, tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların Yasada öngörülen istisnadan olması nedeniyle vakfına dönmelerine yasal olanak yoktur. Aktarılan bu düzenleme karşısında icreteyn ve mukataa kayıtları taviz ve malı yoluyla terkin edilmemiş ve mülkiyeti öngörülen 10 yıllık sürenin sonunda (bu süre daha önce 4755 Sayı ile 10 yıl daha uzatılmış ve 13.12.1955 tarihinde dolmuştur) kendiliğinden mutasarrıflarına geçen vakıf taşınmazların maliklerinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve taşınmazı 2762 Sayılı Yasanın 29. maddesini değiştiren 2888 Sayılı Yasanın yayın tarihine kadar Hazine adına tescil edilmemiş olmaları koşuluyla mahlulen vakfına döneceği açıktır.
Somut olayda; çekişmeli taşınmazın mutasarrıfları hakkında, 1979/267-654 sayılı kararla gaiplik kararı verilmiş ise de 2888 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 24.9.1983 tarihine kadar hazine adına tescil edilmemiş olduğu, 24.11.1984 tarih ve 3890 yevmiye ile hazine adına kayıtlandığı görülmektedir.
SONUÇ: Hal böyle olunca, yukarıda yukarıda özetlenen yasal düzenlemeler gereği taşınmazın vakfına döndüğü gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle, reddedilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün,belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.