Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2005/14392
K: 2006/1778
T: 23.02.2006
  • VEKALET GÖREVİNİN KÖTÜYE KULLANILMASI

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


İçtihat Özeti: Vekil ile sözleşme yapan kişi, Medeni Kanunun 3, maddesi anlamında iyi niyetli ise, yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Ancak 3. kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması Medeni Kanunun 2, maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucudur.
Mahkemece, vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığının belirlenebilmesi için öncelikle vekil ile ondan taşınmazı alan kişi arasında el ve işbirliğinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir. Ayrıca, bahsi geçen yasa maddeleri de göz önünde tutularak, zararlandırma unsurunun belirlenmesi amacıyla gerekli araştırmaların yapılıp, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekir. (818 s. BK m. 390) (4721 s. MK m. 2, 3)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalılardan Cengiz'i vekil tayin ettiğini, azletmesine rağmen vekilin dava konusu 300 parselde bulunan taşınmazı Harun'a sattığını, Harun'un Celal'e, Celal'in Murat'a, Murat'ın da Şenol'a sattığını, tüm bu temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedelin tahsili isteklerinde bulunmuştur.
Davalılar, iyi niyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, azledilen vekil tarafından davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle tapunun davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı Şenol vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 300 parselde bulunan 4/20 arsa paylı 1 nolu dubleks meskenin 20.11.2000 tarihli akitle davacının vekili Cengiz tarafından davalılardan Harun'a temlik edildiği, Harun'un 16.01.2001 tarihli akitle davalılardan Celal'e, Celal'in 02.02.2001 tarihinde davalılardan Murat'a, Murat'ın da 05.02.2001 de davalılardan Şenol'a satış suretiyle devrettiği görülmektedir. Davacı anılan işlemlerin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin 1. fıkrası uyarınca sorumlu olur.
Öte yandan, "vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil i!e vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, 3. kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olaya gelince; yukarıda değinildiği anlamda vekalet ilişkisinin kötüye kullanıldığının belirlenebilmesi için öncelikle, vekil ile ondan taşınmazı alan kişi arasında el ve işbirliğinin gerçekleşmiş olması gereklidir. Böyle bir ilişkide tabii ki kayıt malikinin zararlandırılmış olması da asıldır. Ne var ki, mahkemece zararlandırma keyfiyeti üzerinde durulmamış, taşınmazın temlik tarihlerindeki değerlen belirlenerek akit değerleriyle bir kıyaslama yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen anlamda araştırma yapılarak zararlandırma unsurunun belirlenmesi amacıyla gerekli tespitlerin yapılması, görevin kötüye kullanıldığının belirlendiği takdirde diğer eller yönünden iyi niyet savunmalarının toplanan delillerle birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken eksik soruşturma ile karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini