 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2004/90
K: 2004/3272
T: 23.3.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Gabinden söz edilebilmesi için, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nispetsizlik yanında; bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik hallerinin bulunması, diğer tarafın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesi gerekir.
(818 s. BK. m. 21)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, dava konusu 42 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki fırın işletmesi sahibi iken, işlerinin kötüye gitmesi nedeniyle, alacaklıların, hakkında icra takibi başlattıklarını, müzayaka halinde iken, değeri 12.500.0Ö0.000.TL.den fazla olan çekişmeli taşınmazın 1.000.000.OOO.TL bedelle davalı tarafından satın alındığını ileri sürerek, iptali ve adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazı gerçek değerini ödemek suretiyle satın aldığını, aynı resmi senetle dava dışı Selahattin'e de iki taşınmazın satışı yapıldığı halde, O'nun hakkında davacının dava açmadığını belirtip, davanın reddini savunmuş, birleşen dava ile de, davacının elatmasının önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı (karşı davacı) Ahmet tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava ise çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen ise reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek, istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen "bir akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir. O halde, gabinden söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki
sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekirki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur isbatlandığı takdirde mutazarırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Somut olaya gelince; dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümünün 29.1.1999 tarihli akitle 1.500.000.000.TL. bedelle davacılar Mehmet ve Recep tarafından davalı Ahmet'e satış yoluyla temlik edildiği görülmektedir. Adı geçen gabin davacılarının çeşitli kişilere borçları nedeniyle icra takiplerine maruz kaldıkları, borçlarını ödeyemez durumda bulundukları, bu sebeple müzayaka halinde oldukları tartışmasızdır.
Gabin nedeniyle, iptal ve tescil isteğin kabul edilmesi için yukarıda da açıklandığı üzere, akte konu taşınmazın müzayaka halinden yararlanarak çok düşük bedelle temlik konusu yapılması asıldır. Başka bir anlatımla sübjektif unsur olarak nitelendirilen müzayaka halinin objektif unsur diye tanımlanan bedel farkı ile birlikte oluşması gereklidir.
Ne var ki; çekişmeli taşınmazın temliki sırasında taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin davalıca kaldırıldığı, diğer taraftan bilirkişice saptanan taşınmaz değeri olan beş milyar liraya yakın bir bedelin, davalı Ahmet tarafından davacılara ödendiği dosya içeriği ve her iki tarafın tanıklarının anlatımlarıyla sabittir. Bu durumda olayda gabinin objektif unsurunun varlığından söz edilemez.
Hal böyle olunca, gabin nedenine dayalı iptal tescil davasının reddedilmesi, elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi, ecrimisil isteği hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı (karşı davacı) Ahmet'in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 4.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin
14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.