 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2004/830
K: 2004/2039
T: 1.3.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MAHLULİYET KARARINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL
İçtihat Özeti: Davacı Vakıflar idaresi tarafından mahluliyet ilmühaberi ve buna dayalı olarak taşınmazın mahlulen vakfına dönmesi istemiyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, idarece alınan ve aksi sabit olmayan mahluliyet kararı dikkate alınarak nizalı taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilmesi gerekir. Ancak bu durumda, kayıt maliklerinin ilerde ortaya çıkacak mirasçılarının haklarının saklı olacağı da kuşkusuzdur.
(2762 s. VAK. m. 29)
(2888 s. Kanununun 2. maddesi ile değişik 2762 s. K. m. 29)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, çekişme konusu 379 ada 4 parsel sayılı S Süleyman Vakfından kargir dükkan niteliğindeki taşınmazın, mahlul ilmühaberi ve buna dayalı mahlul kararı ile mahlulen vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek; mutasarrıflar adına tapu kaydının iptali ile vakfı adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı idare vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi'nin raporu okunda, düşüncesi alındı.
Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 4 parsel sayılı taşınmazın S Süleyman Vakfından olup, mutasarrıfları; İsmail, Fatma, Hanife, Hasan, Mehmet ve Ahmet adına kayıtlı bulunduğu, mutasarrıfların kayıplığından bahisle davacı idarece mahluliyet ilmühaberi alınıp, mahlüliyet kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Eski hukukumuzda, vakıf malı olan taşınmazların, mutasarrıfların mirasçı bırakmadan ölmeleri halinde mahlulen vakfına dönmeleri asıldır. Ancak, Medeni Yasanın kabulünden sonra eski vakıf mülkiyet durumunun hukuk sistemine uydur-ulma zorunluluğu doğmuş, bu amaçla 2762 sayılı Vakıflar Yasası yürürlüğe konmuş, eski mülhak ve mazbut vakıflar yeni bir statüye kavuşturulmuştur. Söz konusu yasanın 29. maddesi ile bir vakıf taşınmaz mülkiyeti üzerindeki "tasarruf hakkı" kuru mülkiyet hakkı "rakabe" ayrımına son verilmiş, tam mülkiyetin mutasarrıfına nasıl geçeceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, anılan maddenin 22.9.1983 tarih 2888 sayılı Yasanın 2. maddesi ile değişik son fıkrası, mülkiyeti mutasarrıfına geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin hazineden başka varis bırakmadan ölmeleri halinde mülkiyetin vakfına rücu edeceğini öngörmüştür.
Bu durumda, idarece alınan ve aksi sabit olmayan mahluliyet kararı dikkate alınmak suretiyle çekişmeli taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Bu halde kayıt maliklerinin ileride ortaya çıkacak mirasçılarının haklarının saklı olacağı da tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru değildir. Davacı İdarenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.