 |
T.C
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/7620
K: 2004/8211
T: 05.07.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- BAŞKASININ ARSASINA YAPI İNŞAA ETME
- MÜTEMMİM CÜZ
3194 s. ImarK/18
4721 s. MK/684
2981 s. K/10
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki bulunduğu 25 parsel sayılı taşınmaza davalının evinin tecavüzlü olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuş,ecrimisil talebini atiye bırakmıştır.
Davalı, çekişme konusu evin şuyulandırmadan önce yapıldığını bildirmiş,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davacı iddiası sabit görülerek elatmanın önlenmesi ve kal talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar,davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan'ın raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu 25 parsel sayılı taşınmazın 3194 Sayılı Yasanın 18. madde hükmü uyarınca yapılan şuyulandırma işlemi ile oluştuğu kayden davacıya ait bulunduğu bu yerde davalının tasarrufunda olan taşkın yapının mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
2981 sayılı Yasa'nın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olayda; özellikle davalının veya bayiinin imar şuyulandırma işlemine tabi tutulan kadastral parselde hak sahibi olup olmadığının öncelikle araştırılması,hak sahibi olduğunun belirlenmesi ve taşkınlığın imar uygulaması ile meydana geldiğinin saptanması halinde taşkın yapının kaim bedeli davalıya ödenmek suretiyle yıkımına karar verilmesi gereklidir.
Hal böyle olunca,yukarıda belirtilen biçimde gerekli araştırmanın yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harem temyiz edene geri verilmesine, 5.7.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.