 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2003/86
K: 2003/686
T: 22.1.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
4721/m.683
492/m.30,32
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, mülkiyeti idareye ait 9 parsel sayılı taşınmaza, davalının haklı sebep olmaksızın işgal etmek suretiyle elattığını iddia ederek, elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu taşınmazda kiracı olan Ahmet A.'nun işcisi olduğunu, Ahmet'in açtığı idari davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, Ahmet A. ile aralarında ortaklık sözleşmesi olup, isim hakkı vermesinin kiralama anlamına gelmeyeceğini belirterek, davanın reddini savummuştur.
Mahkemece, davalının, davacı idare ile aralarında kira akdi olan Ahmet A.'nun işcisi olduğu, fuzuli şagil bulunmadığı, ayrıca alt kiracı veya asıl kiracı izni ile işleten olsa bile sözleşmeye aykırılık ihtarının davalıya yapılmadığı ve Ahmet ile olan akdin feshinin davalıyı etkilemeyeceği, davanın da Ahmet hakkında açılmadığı, davanın ispatlanmadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı idare vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi Sevinç Türközmen'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinden ibarettir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı ile davacı idare arasında akdi bir ilişki bulunmadığı gibi davalının taşınmazı kullanmasını haklı gösterecek nitelikte yasadan kaynaklanan ayni veya kişisel bir hakkının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ne varki, mahkemece, davalının idarenin dava dışı kiracısı olan Ahmet Aloğlu'nun işçisi olduğu gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Oysa, davacı idare ile dava dışı kişi arasında yapılan 14.2.1992 tarihli kira aktinin eki şartnamenin 14.maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle aynı şartnamenin 38.maddesi gereğince kira sözleşmesinin İl Daimi Encümenince 21.12.2000 tarihinde fesh edildiği anlaşılmaktadır.
Davalının dava dışı kiracının işçisi olduğu kabul edilse dahi, bu husus kira sözlemesi idarece fesedildiğinden davalının taşınmazı kullanmayı sürdürmesinin haklı ve geçerli bir nedeni olarak düşünülemez. Kaldı ki;davalı vekilinin dosyaya ibraz ettiği 12.12.2000 tarihli kiracı ile davalı arasında yapılan "sözleşme" başlığı taşıyan belgeden davalının, mahkemece de kabul edildiği gibi kiracının işçisi olmadığı, aksine ticari ortağı olduğu saptanmıştır.
Ayrıca, dava dışı kiracının kira sözleşmesinin feshine dair işlemin idari yargı yerinde iptalini dava etmesi de, kira aktinin eki şartnamenin 14.maddesi hükmü karşısında davalıya taşınmazı, kullanma ve kullanmaya devam etme hakkı vermez. Belirenen tüm bu olgular karşısında mahkemece davanın reddedilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca, mahallinde yapılan keşif neticesi tespit edilen dava değerinin, dava dilekçesinde ve sonradan bildirilen değerden daha fazla olduğu gözetilerek öncelikle ( 492 sayılı Harçlar Yasasının 30, 32 maddesi ) noksan harcın ikmal edilmesi, ondan sonra, davanın esası hakında bir karar verilmesi gerekirken delillerin değenlendirilmesinde de yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetbizdir.
SONUÇ : Davacı idarenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 22.1.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.