 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2003/293
K: 2003/897
T: 20.01.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ
- PAYLI MÜLKİYET
- AKDE VEFA
4721 s. MK/2, 706
818s.BK/213
2644 s. TapuK/26
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı idare, maliki bulunduğu 2 parsel sayılı taşınmaza davalının konut , yapmak suretiyle elattığını belirterek, elatmanm önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı bu yeri, uzun zamandır kullandığını, tapusunun bulunduğunu belirtirek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu kayıtlarına üstünlük tanınarak davanın kısmen kabul ı ip davalı tarafından kısmen bahçe olarak kullanılan yere elatmasmın önlenmesi, yıkım ve ecrimisile hükmedilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmekle, tetkik hakimi U. Ş. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, çaplı taşınmaza ilişkin elatmanm önlenmesi, yıkım ve ecrimisil teklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, 2 parsel sayılı taşınmazın davacı lif davalı arasında paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazdaki mülkiyet durumuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın pnydaşlar arasında elatmanm önlenmesi niteliğinde bulunduğu tartışmasızdır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, f ııgel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanm önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta iştirak halinde mülkiyette dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan paydaş aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanm önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanm önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren laksim veya suyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızla yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan hüyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi
ifgrazları yaılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen teksim edilip üzerlerine büyük mahaller hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 213,'T.K.mın 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.
Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya suyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması "akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niy ı kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Somut olayda; davalının taşınmazın 108 m2 lik bölümünü kullandığı, davanın paydaşında tasarruf edebileceği yer bulunduğu anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru delildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 20.1.2003 tarihinde oybirliğiyle kam verildi.