 |
T.C
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/11983
K: 2003/12813
T: 19.11.2003 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ
- YIKIM
- ECRİMİSİL
- PASİF HUSUMET EHLİYETİ
ÖZETİ: Mahkemece yıkıma karar verildiği halde, davalıların iyiniyetli olduğundan söz edilerek enkaz bedelinin davacılardan alınıp davalılara ödenmesine karar verilmiştir. Davalıların, davacının mülkiyet hakkını kazanmadan önceki evrede ecrimisil ödemek suretiyle mülkiyeti hazineye ait olan taşınmaza bile bile yapılanması fuzuli şagil olduklarını gösterdiği halde iyineyetli olarak kabul edilmeleri isabetsizdir.
1086 s. HUMK/38
4721 s. MK/28
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, satın almayla paydaş oldukları 46005 ada 3 parsel sayılı taşınmazda, davalılara ait yapı ve ağaçlar bulunduğunu, inşaata başlayamadıkları için inşaat maliyetlerinin artması ve bitirecekleri evlerin kira gelirinden yoksun kalmaları nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalı Ali, yapı ve ağaç bedellerinin tarafına ödenmesi gerektiğini, maddi tazminat ve ecrimisil istemlerinin yasal dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddi ile 4 milyar lira enkaz bedeli istemiştir.
Davalı Ekrem, dava konusu yerin öncesinin hazineye ait iken ihaleyle devredildiğini; ancak ihaleye fesat karıştırıldığını beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davalıların çekişmeli taşınmaza davacılara ihale yoluyla temlik edilmesinden önce bina inşa ettiklerinden kötü niyetli olmadıkları gerekçesiyle elatmanın önenmesi ve yıkıma; davalılara enkaz bedellerinin ödenmesine, ecrimisil ve maddi tazminat isteklerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Sevinç Türközmen'in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesine, taşınmaz üzerindeki muhtesatlann yıkımına, tazminat ve ecrimisil isteklerinin reddine ancak enkaz bedellerinin davacılar tarafından davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyaya getirtilen nüfus kayıt örneklerinden davada davalı olarak gösterilen M.Y.nin davadan önce öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere;dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. HUMK. taraf Ehliyetini tanımlamamış 38. maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir. Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış, 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Ka-nun'un 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HUMK.nu dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalanmızda yer almamıştır. Nitekim 4.5.1978 tarih 1978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamıyacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamıyacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemiyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Mahkemece, kendiliğinden (re'sen) gözönünde bulundurulması gereken bu usul kuralı gözardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan mahkemece yıkıma da karar verildiği halde, davalıların iyi-niyetli olduğundan söz edilerek enkaz bedelinin davacılardan alınıp davalılara ödenmesine karar verilmiştir. Davalıların, davacının mülkiyet hakkını kazanmadan önceki evrede de ecrimisil ödemek suretiyle mülkiyeti hazineye ait olan taşınmaza bile bile yapılanması fuzuli şagil olduklannı gösterdiği halde iyineyetli olarak kabul edilmeleri isabetsizdir.
Hal böyle olunca, davalılardan Metin mirasçıları hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise davalılar yararına enkaz bedeline hükme-dilmeksizin elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.11.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|