 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2002/6311
K: 2003/7903
T: 1.7.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.21
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Şirket, ( SEK ) Süt Endüstrisi Kurumuna ait olan dava konusu 2238 ve 3073 parsel sayılı taşınmazların özelleştirilmesinin öngörüldüğünü bu amaçla özelleştirme idaresince taşınmazların kendilerine satış sözleşmesiyle devredildiğini, ancak mali kriz nedeniyle şirket hakkında icra takiplerinin başladığını, davalı Cavit K.'ın taşınmazların kendisine satışı halinde davacı şirketi daha sonra yarı pay oranında hissedar edeceğini vaadedip, bu vaade şirket yetkililerini inandırdığını, bunun üzerine taşınmazları 19 milyar TL. gibi yok denecek bir fiyatla davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davacı şirketin özelleştirme idaresine olan borcunu ödediği için taşınmazların temlikinin yapıldığını, bu günkü değeri ile 515 milyar lira olarak satış bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının iddiasında haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 1.7.2003 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili Avukat Mesut Adan, Avukat İbrahim Polat Solak ile temyiz edilen vekili Avukat Gani Altıntaş geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi A. Sevil Çalıkoğlu tarafından düzenlenen rapor okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, Sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek, istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen"bir akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir. O halde, gabin den söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik ( hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene ( sömürülene ), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur isbatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
Somut olaya gelince; çekişme konusu 2238 ve 3073 parsel sayılı taşınmazların üzerinde bulunan süt fabrikası ile birlikte Özelleştirme İdaresince 20.7.1995 tarihinde davacıya ihale edildiği, davacının ihale bedelinin yarısı olan 9 milyar TL. yi peşin ödediği bakiye kısmı ile ilgili edimini ödeme güçlüğü nedeniyle yerine getiremediği, özelleştirme idaresi tarafından alacağın tahsili amaçlı yapılan Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 1998/2281 esas sayılı takip sırasında borcun ulaştığı 33.926.576.932 TL.nın davalı Cavit tarafından, davacı adına ödendiği, bunun üzerine 30.12.1998 tarihinde taşınmazın davacı şirket adına tescil edildiği, aynı günlü akitle de taşınmazın davalı Cavit'e, 15.4.1999 tarihinde de Cavit tarafından diğer davalı şirkete satış yoluyla intikal ettirildiği anlaşılmaktadır. Belirtilen olgular, yukarda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının gerek satış bedelinden kaynaklanan borcu gerekse dosyaya yansıyan diğer borçlarından kaynaklanan takipler nedeniyle muzayaka halinde bulunduğu tartışmasızdır. Gabin olgusunun aktin geçersizliği sebebi olarak kabul edilebilmesi için akitte taraf olanın ( davacının ) muzayaka halinde bulunması yanında, akte konu taşınmazın da yok pahası denilecek ölçüde düşük bir bedelle satışının gerçekleşmesi de gereklidir.
Oysa, taşınmaz bedeli olarak resmi akit tablosuyla 19 milyar TL.ve Özelleştirme İdaresi alacağı olarak 33.926.576.932 TL'nın davalı tarafından davacı şirket borcuna mahsuben ve akit bedeli olarak davacıya ödendiği sabit ve tartışmasızdır. Diğer taraftan davacı imzasını taşıyan ve imzası inkar edilmeyen bilatarihli belgeden çekişmeli fabrikanın 250 milyar TL.karşılığı davalılardan Cavit'e satıldığı belirtilmek suretiyle adı geçen adına tescilinin istendiği anlaşılmaktadır. Bedel ödenmeksizin tescil istenemeyeceğine göre, bu bedelin de davacıya ödendiği kabul edilmelidir. Bütün bu olgular birlikte değerlendirildiğinde satış bedeline ilişkin olarak gabinin objektif unsurunun olayda gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru değildir.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 275.000.000 TL. duruşma Avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.7.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.