 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E : 2002/1991
K : 2002/2659
T: 04.02.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Yıkımda aşırı zarar
6831 2/B- MK.722/2
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının yapılan yargılamasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü,
KARAR
Dava mülkiyeti hazineye ait 2252 parsel sayılı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkeme elatmanın önlenmesine ilişkin isteğin kabulüne ,yıkıma yönelik davanın ise reddine karar vermiştir.Dosyaya getirilen kayıt ve belgelerden 2252 parsel sayılı taşınmazın kadastroca Hatice adına tespit gördüğü,ondan sonra davalının satın alıp buraya yapılandığı ne varki daha sonra 6831 sayılı yasanın 2/B md.uyarınca gerçekleştirilen nitelik yitirmeden ötürü Orman tahdit dışına çıkarma işlemi ile bu parselin öncesinin orman olduğunun saptandığı ve tahdit dışına çıkarılan 1836 m2 lik yerin davacı hazine adına tapuya kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki bu taşınmazın öncesinin orman vasfıyla kamu olarak belirlenmiş olması kadastral tespittle özel mülk olarak sicile geçen ve sonradan iptal edilen 2252 parseldeki yapılanmayı haklı ve geçerli kılmadığı gibi yapılan kişiyide iyiniyetli duruma sokamaz.
Bilindiği üzere MK.722/2 maddesinde (..ANCAK sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa malzeme sahibi gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir) hükmüne yer verilmiştir.Hemen Belirtelimki yasada " yıkımda aşırı zarar kavramı " tanımlanmış değildir.Bunun yanı sıra anılan kavram yönünden gerek öğretide gerekse yargısal uygulamada görüş birliği yoktur.Ancak MK.722 MADDESİNİN UYGULANMASINDA MEYDANA GETİRİLEN BİNANIN KORUNMASI HUSUSUNDA GENEL YARARIN GÖZARDI EDİLEMEYECEĞİ KUŞKUSUZDUR.N e varki binanın davacı raa sahibi yönünden de (subjektif olarak)değerlendirilmesi ve hak(yarar)dengesi kurulmak suretiyle adilane bir sonuca gidilmesi gerekir.Öte yandan kural olarak
kalin (yıkımın) fahiş zarar doğurup doğurmayacağının takdiri hakime aittir.Hakim takdir hakkını kullanırken elbette bilirkişinin yada bilirkişilerin bildikleri bilgilerden ve görüşlerden faydalanacaktır.Ancak vardıkları sonuç bu yönden (Fahiş zarar doğup doğmayacağı yönünden)hakimi bağlamaz.Değinilen ilke uygulamada kararlı bir şekilde ifade edilmiş ve benimsenmiş bulunmaktadır.(HGK.20.03.1996 tarih 199671 E. 1996/177 K.)Hal böyle olunca yukarda değinilen ilkeler ve olgular gözetilerek yıkıma da karar verilmesi gerekirken anılan isteğin reddedilmesi isabetsizdir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.428.md.gereğince BOZULMASINA 04.02.2002 Tarihinde oy birliği ile karar verildi.