 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E : 2001/5733
K : 2001/7413
T : 19.06.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İADEYİ MUHAKEME
- KESİN HÜKÜM
ÖZETİ : Kesin hükümden sözedilebilmesi için ortada bir dava bulunması bu davanın taraflarının dava sebebinin ve dava konusunun aynı olması gerekir.
Dava konusu yapılmayan taşınmazın öteki payları yönünden HUMK.md.237 anlamında bir kesin hükümden söz edilmez.
Yargılamanın yenilenmesini isteyen davacının bu payları yönünden ayrı bir dava açma hakkı vardır.
Olağanüstü bir kanun yolu olan yargılamanın iadesi sebeplerinin yorum yoluyla başka olaylara uygulanmasına ve genişletilmesine olanak yoktur.
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan iadei muhakeme davasının yapılar, yargılamasında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 19.6.2001 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden ve vekili avukat Semih E... ile temyiz edilen vekili avukat Mine P... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamalar dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü
KARAR
Dava, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre dava konusu taşınmazın yargılamanın yenilenmesini isteyenin babası olan Ali'ye ait olduğu, Ali'nin ölümü ile mirasının karısı Fatma'ya ve müşterek üç çocuğuna kaldığı, daha sonra Fatma'nın da öldüğü ve mirasının ilk eşinden olma iki çocuğu ile Ali'den olma diğer üç çocuğuna kaldığı ve bu suretle Ali'nin mirasının 1/4'er hisselerinin 3 çocuğu ile karısı Fatma'ya. Fatma'nın ölümü ile de ona kalan ¼ payın 5 çocuğuna kaldığı sabittir. Hal böyle iken dava konusu taşınmazın Fatma'nın Ali'den olma üç çocuğunun üzerine intikal gördüğü, Fatma'nın birinci kocasından olan diğer iki çocuğuna ketmi verese iddiası ile açtıkları dava sonunda Ali'nin karısı Fatma'ya intikal eden 1/4 payın 1/5'er hissesinin (l/20'şer hisselerinin) iptal edilerek bu iki çocuk üzerine tesciline karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamı Fatma'ya aitmiş gibi 1/5'er payın iptaline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekirki, kesin hükümden sözedilebilmesi için ortada bir dava bulunması, bu davanın taraflarının dava sebebinin ve dava konusunun aynı olması gerekir. Önceki davada ise yargılamanın yenilenmesi davasının davalıları sadece Fatma'dan kendilerine kalan paylarının iptalini istemişler hakları bulunmayan öteki payları çekişme konusu yapmamışlardır. Bu durumda dava konusu yapılmayan taşınmazın öteki paylan yönünden ortada HUMK.nun 237.maddesi anlamında bir kesin hükümden sözetme olanağı yüktür. Bu itibarla yargılamanın yenilenmesini isteyen kişinin bu paylan yönünden ayrı bir dava açabilme hakkının bulunduğu da kuşkusuzdur.
Somut olayda ise yargılamanın yemlenmesi için HUMK.nun 445.maddesinde öngörülen hallerden hiçbiri bulunmamaktadır. Esasen aynı kanunun 447.maddesinde yazılan süreler de geçmiştir .Aynı zamanda fevkalade hır kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin yorum yoluyla genişletilmesi mümkün olmıyacağına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK. nün 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine ve 16.5.2000 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 97.500.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden 19.06.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.