 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2001/3741
K: 2001/4242
T: 9.4.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET: Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik sayılan "kesin hüküm" tarafları bağlar, tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece de resen gözönünde tutulur.
(1086 s. HUMK. m. 237)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı hazine, dava konusu taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmasına rağmen eksik incelemeye dayalı olarak sehven davalılar adına hükmen tescil edildiğini belirterek, davalılar adına oluşan tapuların iptali ile hazine adına tescilini talep etmiştir.
Dosyaya getirtilen kayıt ve belgelerden iptali istenen tapuların hazineninde taraf olduğu tescil davaları sonucu verilip kesinleşen hükümler esas alınmak suretiyle oluşturulduğu sabittir ve tartışmasızdır. 1980/3 esas, 1980/81 karar, 1977/83 esas, 1978/71 karar, 1978/220 esas, 1979/164 karar, 1978/223 esas, 1979/175 karar sayılı kesinleşen ilamların davacı hazineyi bağlıyacağı kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar, kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek devam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak
amacıylada kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, mevzuu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüylede kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) gözönünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Hal böyle olunca, kesin hükme değer verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; önceki hükümlerin yanılgıya dayalı olarak verildiği gerekçesiyle iptal ve tescile hükmedilmesi isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir, kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nün 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.4.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.