 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2001/10935
K: 2001/11859
T:7.11.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* KESİN HÜKÜM
ÖZET: Kesinleşmiş bir mahkeme kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm kabul edilebilmesi için, tarafları, konusu ve sebebinin eldeki dava ile aynı olması zorunludur.
(1086 s. HUMK. m. 237)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davacının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, 353 parsel için kesin hüküm varlığından söz etme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek devam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak amacıylada kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, mevzuu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) gözönünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Gerçekten, önceden verilmiş ve kesinleşmiş bir kadastro mahkemesi ilamı dosyaya ibraz edilmiştir. Ne var ki, 27.6.1988 tarih ve 168/45 sayılı ilam, sebebi yönünden eldeki dava ile ayniyet taşımamaktadır. Diğer bir deyişle, önceki kesinleşen hükmün sebebi farklıdır.
Hal böyle olunca, 353 parsel için iddia doğrultusunda, gerekli soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.11.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.