 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2000/7264
K: 2000/7421
T: 7.6.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karar Özeti: Bir davada davalının gerçek ve doğru ismi göz önünde tutularak, usulüne uygun tebligat ve taraf teşkili işlemlerinin yapılması, böylece davalıya savunma yapma olanağı tanınması, toplanan delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 73)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan meni müdahale, kal davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı idare, davalının ev yapmak suretiyle çaplı taşınmazına müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuş; dava dilekçesinde de davalı olarak Ethem gösterilmiştir. Ne var ki dava dilekçesi davalıya tebliğ edilememiş ve savunması alınmamıştır. Hükmü temyiz eden davalı, temyiz dilekçesinde gerçek isminin Ethem Muhammet olduğunu da bildirmiştir.
Bilindiği üzere; yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK'nun 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilginin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir.
Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
Hal böyle olunca; davalının isminin Ethem Muhammet olduğu göz önünde tutularak yukarıdaki ilkeler uyarınca usulüne uygun tebliğ ve taraf teşkili işlemlerinin yapılması, böylece davalıya savunma yapma olanağı tanınması, toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.