 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 2000/10246
K: 2000/10514
T: 20.9.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI
- KESİN HÜKÜM
Karar Özeti: Taraflar arasında önceden görülen kayda dayalı elatmanın önlenmesi davası sonunda verilip kesinleşen hüküm; aynı taşınmaz hakkında sonradan açılan tapu iptali, tescil ve buna bağlantılı yeni bir mülkiyet durumu yaratabilecek nitelikteki elatmanın önlenmesi davaları için kesin hüküm olarak değerlendirilemez.
(1086 s. HUMK. m. 237)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı idare, dava konusu taşınmazın bir kısmının daha önce kamulaştırmaya tabi tutulduğunu; ancak daha sonra yapılan kadastro işlemi ile davalı kişi üzerine tesbit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapunun iptaline ve elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Nevarki, kesin hüküm olarak kabul edilen (Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesi)nin 1998/156 esas, 1996/6 karar sayılı dosyasında davacı idare tarafından elatmanın önlenmesi davası açılmış, çekişmeli yerin davalıya ait 8 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığının anlaşılması üzerine davacı idare bu kısmın tapusunun iptalini istemiş, ancak davanın genişletmeyeceği kuralı uyarınca davalı idarenin bu isteği dikkate alınmayarak bu yönde bir hüküm kurulmamış; elatmanın önlenmesi davası ise reddedilmiştir. Temyize konu davada ise tapunun iptaliyle buna bağlı olarak elatmanın önlenmesini istemektedir. Bu durumda dava sebeplerinin aynı olduğundan ve kesin hükümden söz etme olanağı yoktur. Öte yandan önceki davada dava konusu taşınmazın parsel sayısı 8 olduğu halde, bu davada 75 parsel numaralı taşınmazdan söz edilmektedir. Mahkemece bu parsellerin ayrı ayrı parseller mi, yoksa birinin diğerinin ifrazı sonucu oluşan bir parsel mi olduğu da araştırılmamıştır.
Hal böyle olunca her iki davaya konu olan parsellerin çap kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi birbirleriyle ilgilerinin kesin olarak saptanması, bunun yanında kamulaştırma evrak ve krokisinin merciinden istenmesi; bundan sonra uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması davacıya ait çap ile kamulaştırma krokisinin mahalline uygulanması, çekişmeli yerin gerçekten kamulaştırma krokisi içinde kalıp kalmadığının kesin olarak ortaya çıkarılması sonucuna göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, kesin hükümden bahisle davanın reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alman harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.9.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.