 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/7702
Karar no: 1999/8898
Tarih: 28.9.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MEN'İ MÜDAHALE VE ECRİMİSİL
MADEN YATAKLARI
ÖZET : Üzerinde bulundukları arzın mülkiyetine bağlı olmayan, taşınmaz mal hükmündeki madenler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Ancak maden yataklarının araştırılması ve işletilmesi gibi faaliyetlerin Maden Yasasının ilgili hükümlerinde belirtilen esaslara uygun şekilde yürütülmesi gerekir. Yetki!i mercilerden alınmış olsa dahi maden ön işletme ruhsatı hukuk devletinde kutsal olduğu kabul edilen özel mülkiyete elatma hakkını vermez.
(743 s. MK. m. 644, 645, 618, 632)
(3213 s. Maden K. m. 4, 46)
Davacılar tarafından, dayalı aleyhine açılan müdahalenin meni ve ecrimisil davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın kısmen kabul ve reddine dair verilen karar davacılar ve dayalı vekilleri tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; süresinde verildiği anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; dayalı vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; Medeni kanunda taşınmaz mülkiyet kapsamı açıkça belirlenmiş, 644. maddesi ile dikey 645. maddesi ile de yatay sınırları çizilmiştir. Bu sınırlar içerisinde kalan taşınmaz mülkiyetinin haksız elatmalara karşı nasıl korunacağı da söz konusu Yasanın 618. maddesinde hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Medeni Kanunun 632. maddesi uyarınca taşınmaz mal hükmünde ulan ve üzerindeki arzın mülkiyetine bağlı olmayan madenlerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı 3213 sayılı Maden Kanununun 4. maddesinin açık hükmü gereğidir.
Üst üste veya iç içe bulunan bu iki taşınmazdan biri kullanılırken, diğerinin kullanılmasına engel olunmamasına hak sahiplerinin yarar ve zarar dengesinin korunmasına, özen gösterilmesinin mülkiyet hukuku açısından büyük önemi vardır. İşte bu amaçla yasa koyucu özel bir yasa çıkarmak zorunluluğunu duymuş, maden yataklarının nasıl araştırılıp işletileceği, detaylı olarak açıklanmış bu çalışmaların devamı sırasında arz sahibinin haklarının korunması, zararlarının karşılanması yolları gösterilmiştir.
3213 sayılı Maden Yasasının 46. maddesinin birinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi, maden arama çalışmasının niteliğine göre, özel mülkiyete konu taşınmaz üzerinde kullanma amacına münhasır olmak üzere bedeli karşılığı irtifak veya intifa hakkı kurulabilir. Maden arama çalışması, arz sahibinin mülkiyet hakkının kullanılmasına engel olmayacak biçimde sınırlı kalıyor veya bir irtifak veya intifa hakkı kurulmasını gerektirmeyecek kadar az zarar veriyorsa aynı maddenin dördüncü fıkrası hükmü gereğince ruhsat sahibi madenci arz sahibine adli mercilerce belirlenecek tazminatı ödemeye ve sahayı kullanabilir hale getirdikten sonra terk etmeye zorlanabilir. Ancak maden yatağı işletme aşamasına gelmişse ve taraflar anlaşamıyorsa, söz konusu maddenin son fıkrasına göre kamulaştırma yoluna gidilmesi gerekmektedir. Yetkili mercilerden alınmış olsa dahi maden ön işletme ruhsatı hukuk devletinde kutsal olduğu kabul edilen özel mülkiyete elatma hakkını vermez.
Somut olayda ise, tüm paydaşların bir araya gelerek dayalı ile kira sözleşmesi yaptıklarını söyleyebilme olanağı yoktur. Davalının bazı paydaşlarla kira sözleşmesi yapması, çekişmeli taşınmazda yasal kiracı sıfatı ile bulunduğunu göstermez. Öte yandan, taşınmazlar üzerinde irtifak veya intifa hakkı da kurulmuş değildir.
Hal böyle olunca, davacıların davalarının tümden kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.5.1999 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 65.000.000 lira duruşma avukatlık parasının diğer temyiz eden taraftan alınmasına, 28.9.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.