 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/6692
Karar no: 1999/6795
T : 23.6.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA EHLİYETİ
ÖZET: Ölü kişi aleyhine dava açılmayacağı gibi; halefiyet kuralı uygulanarak dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına tebligat yapılması, ya da ıslah suretiyle davaya devam edilmesi mümkün değildir.
(YİBK., 4.5.1 978 gün ve 1978/4-5 s.)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. HUMK. taraf ehliyetini tanımlamamış 38. maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir. Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış, 8,27,45 ve 46. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak ta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 27. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HUMK.nu dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim 4.5.1978 tarih, 1978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Mahkemece, kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurulması gereken bu usul kuralı göz ardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı (Vakkas) hakkında açılan davanın reddi gerekirken, işin esasına girilip kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.6.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.