 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/1 3524
Karar no: 1999/13377
Tarih: 15.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL
HİLE
ÖZET: Her ne kadar davada vesayeten temsil edilen, ancak Adli Tıp Kurumu'nun raporuyla, hukuki ehliyete sahip olduğu saptanan davacı 'hakkında verilen, ehliyetsizlik iddiasının reddine ilişkin karar doğruysa da,dava dilekçesinin içeriğinden açıkça hile ile hataya düşürülme (hulûs ve saffetinden yararlanılarak kandırılma) iddiasına da dayanıldığı anlaşılmakla, davada hile ve hataya düşürülme yönünde de araştırma yapılmasında zorunluluk vardır. Esasen maddi olayların bildirilmesi tarafların, hukuki taysıfi yapıp olaya uygulanacak kanun hükmünü bulmak ise hakimin görevidir.
(818s. BK. m. 28/1)
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davacı İlyas hakkındaki davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Öte yandan, vesayeten temsil edilen Hakkının hukuki ehliyete sahip olduğu Adli Tıp Kurumu'nun 22.3.1999 tarihli raporuyla saptanmıştır. Öyle ise ehliyetsizlik iddiasının reddedilmesi de doğrudur.
Ne var ki dava dilekçesinin içeriğinden açıkça hile ile hataya düşürülme (hülus ve saffetinden yararlanılarak kandırılma) iddiasına da dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, olayda hile ile hataya düşürülme yönünden de araştırma yapılmasında zorunluluk vardır. Esasen, maddi vakıaları bildirmek taraflara, hukuki tavsifi yapıp olaya uygulanacak kanun hükmünü bulmak hakime aittir.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hile de yanıltma söz konusudur. BK'nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanma suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille, isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yalnız dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek toplanan ve gerektiğinde toplanacak delillerin hile iddiası çerçevesinde de değerlendirilmesi ve sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacı Hakkı'nın temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.