 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/13565
Karar no: 1999/13819
Tarih: 22.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TESCİL
ÖZET: Gerçek kişi tarafından kadastroca tescil harici bırakılan ve dosyadaki bilirkişi krokisinde kısmen Devlet ormanı olarak gösterilen nizalı yere ilişkin olarak Hazine aleyhine açılan tescil davasında; nizalı yerin orman tahdit sınırı içinde kalıp kalmadığının ve davacı tapusunun kapsamının kesin olarak saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 645)
(3402 s. Kadastro K. m.20)
(6831 s. OK. m. 1)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı tereke temsilcisi, kadastroca tescil harici bırakılan çekişme konusu yaklaşık 150 dönüm miktarındaki taşınmazın tarla ve bahçe olarak miras bırakanları Molla mirasçılarının 1930 yılından bu yana zilyet ve tasarrufunda olduğunu, çekişmeli yerin mülkiyetinin kendilerine ait olduğuna ilişkin Orta Asliye Hukuk Hakimliğinin 22.4.1960 tarih, 1959/30 esas, 1960/34 karar sayılı ilamı bulunduğunu: aynı mevkide dava dışı 6 adet parsel hakkında anılan ilama dayanarak açtıkları davaların (Orta Asliye Hukuk Hakimliğinin 1993/90 esas, 1995/118 esas, 1994/101 esas sayılı dosyalarında) kabul edilerek kesinleştiğini, ayrıca Temmuz 1293 tarih, 7 nolu tapu kaydı ve 1937 tarihli vergi kaydının çekişmeli yeri kapsadığını ileri sürerek taşınmazın Molla mirasçıları adına tescilini istemiştir. Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, yapılan uygulama ve soruşturmanın yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Dava dilekçesinde sözü edilen komşu taşınmazlarla ilgili aynı tapuya dayanarak açılan ve kesinleşen dava dosyaları getirtilmiş değildir. Anılan hükümlerin belirlediği tapu kaydı kapsamının eldeki dava için delil teşkil edeceği kuşkusuzdur. Ayrıca, tescile konu taşınmazın fen bilirkişisi krokisinde (A) ile işaretli kısmının Devlet ormanı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle orman tahdit evrakları ve haritalarının getirtilip uygulanması da zorunludur.
Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 645,3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde, uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Hal böyle olunca, komşu taşınmazlarla ilgili aynı tapuya (ve ilama) dayanarak açılan ve kesinleşen dava dosyaları ile taşınmazın bulunduğu bölgeye ilişkin orman tahdit evraklarının getirtilmesi, yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar şekilde yeniden keşif yapılması, uygulamada kesinleşen dosyalardaki krokilerden de yararlanılması, çekişmeli yerin orman tahdit sınırları içerisinde kalıp kalmadığının ve davacı tapusunun kapsamının kesin olarak saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.