 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/12913
Karar no: 1999/13067
Tarih: 9.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MEN'İ MÜDAHALE VE KAL
İMAR UYGULAMASI
ÖZET : Bir men'i müdahale ve kal davasında, dava konusu binanın davalı tarafından imar uygulamasından önce, adına kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edildiği, imar sonucu davacıya tahsis edilen parselde kaldığı saptandığı takdirde; binanın kaim değerinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi ve bundan sonra kal konusunda bir karar verilmesi gerekir.
(3194s. İmar K. m. 18)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan elatmanın önlenmesi, kal davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, kal isteğinin reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, imar çapına elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, kal isteğinin reddine karar verilmiştir.
Ancak, bilindiği üzere, Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus MK.nun 619. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Yasanın 1605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/e maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince; Mahkemece yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, dava konusu binanın davalı tarafından imar uygulamasından önce, adına kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edildiği; imar sonucu davacıya tahsis edilen 1010 ada 61 parselde kaldığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca binanın kaim değerinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi, bundan sonra kal konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.