 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/12402
Karar no: 1999/12568
Tarih: 1.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MEN'İ MÜDAHALE VE KAL
İMARA AYKIRILIK
KOMŞULUK HUKUKU
ÖZET : Davalının inşaatının imar mevzuatına aykırı olduğu, çıkılan fazla katlar nedeniyle davacının güneş ve görüntü almasının engellendiği iddia edilerek men 'i müdahale ve kal istendiğine ve davalı tarafından sonradan yaptırılan ilavelerin imara aykırı olduğu saptandığına göre; salt imara aykırılık idareyi ve idari yargıyı ilgilendiren bir konu olmakla birlikte, davacının komşuluk hukukuna uygun düşmeyen zararın varlığına ilişkin iddiasının da araştırılıp hükme bağlanması gerekir.
(743 s. MK. m. 618, 661)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan men'i müdahale, kal davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmişse de dava değeri tutmadığından istek reddedildi dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, davalının yapmakla olduğu inşaatın imar mevzuatına aykırı olup fazla kat çıkıldığını, kendisinin güneş ve görüntü almasının engellendiğini ileri sürerek elatmanın önlenilmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, yapı sahibi davalı tarafından sonradan yaptırılan ilavelerin imara aykırı olduğu saptanmıştır. Salt imara aykırılık idareyi ve idari yargıyı ilgilendirir. Nevarki, komşuluk hukukuna uygun düşmeyen bir zararın varlığı ileri sürülmüş ise bununda araştırılıp hükme bağlanması gerekir.
Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 618. maddesinde "bir şeye malik olan kimse o şeyden kanun dairesinde dilediği gibi tasarruf edebilir" hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 661. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
0 halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Hal böyle olunca; konunun uzmanı bilirkişiler aracılığı ile yerinde yeniden keşif yapılması, yukarıda değinilen ilkeleri kapsar şekilde ayrıntılı rapor alınması ve değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilip, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.