Hukuki.NET

T.C.
YARG ITAV
1. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/6407
Karar No : 1998/9124
Tarih : 15.9.1998

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TEBLİGAT
ÖZET : Mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan; davalının adresi davacı tarafından bildirilmese dahi mahkemece adres araştırması yapılmalı, bu araştırma zabıtaya yaptırılan bir inceleme ile sınırlı tutulmayarak geniş bir çerçeve içinde ele alınmalı, soruşturma çak yanlı olarak ve özellikle kanuni karine ile tesbit edilen ikametgahta yapılmalıdır. Yapılan soruşturma ile adres tesbit edilemediği takdirde ise, son çare olarak ilanen tebligat yoluna gidilmelidir. Bütün bu işlemler sırasında Tebligat Kanununun 10 ve 28, Tebligat Tüzüğünün 13, 46 ve 47. madde hükümlerine aynen uyulması gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 73)
 
 
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan tapu iptal, tescil ve tenkis davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK.nun 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
 
Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliği edilmesinden ve Yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir.
 
Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
 
Kural olarak tebligat, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır (Teb. K. M. 10). Tebliği alacak kişi bu adreste bulunmamışsa, tebliğ memuru bulunabileceği yeri araştırır. Bulamazsa durumu, mahalle, köy muhtarlıklarına doğruluğunu onaylatmak suretiyle tesbit eder (Teb. K. m. 28). Bu husus, tebliği çıkaran kuruluşa bildirilir.
 
İlgili kuruluş, tebligatı alacak kişi memursa veya esnafsa adreslerini mensubu oldukları teşkilatlardan, avukatların adresini Barodan Adalet Bakanlığından askerse askerlik Şubesinden, Savunma Bakanlığından sorarak öğrenmeye çalışır (Teb. Tüzüğü M. 13). Yapılan soruşturmaya rağmen ikametgahı, oturduğu yer veya işyeri bulunamamış ise bu halde kişinin adresinin meçhul olduğu kabul edilerek (Teb. Tüzüğü M. 46) ilanen tebliğe karar verilebilir. Ancak, belirtilen soruşturma biçimi sınırlayıcı değildir. Nitekim aynı maddenin ikinci fıkrası nda bu durum açıklığa kavuşturulmuş, tebligatı çıkaran merciin lüzum görmesi halinde adres soruşturmasını özel kuruluşlardan, dairelerden de yapması gereği vurgulanmıştır. Belirtilen özel ve resmi kuruluşlar içinde adres tespitinin yapılabileceği, Nüfus, Tapu İdareleri, Belediye gibi kuruluşlar da vardır.
 
Savunma hakkı ile sıkı sıkıya ilişkili olan adres araştırmasının zabıtaya yaptırılan bir inceleme ile sınırlı tutulmasının hakkın kısıtlanmasına yol açacağı kuşkusuzdur. 0 halde, adres araştırmasının geniş bir çerçeve içerisinde ele alınması, soruşturmanın çok yanlı ve özellikle kanuni karine ile tesbit edilen ikametgahta yapılması gerekir. Yapılan soruşturma İle adres tespiti imkanı bulunamamışsa ilanen tebliğ zorunlu hale gelir ve uygun şekilde ulaşacağı umulan bir gazete ile yapılır (Teb. Tüz. M. 47/2). Ayrıca varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerdeki yerel gazetelerden birine de ilan verilir. Bundan sonra tebliğ edilecek belgeler bir ay süre İle tebliği çıkaran merciin, herkesin kolayca görebileceği bir yerinde (mahkeme divanhanesinde) askıya çıkarılır.
İlanen tebligat en son başvurulacak bir çaredir. Belirtilen inceleme ve soruşturmayı kapsamayan adres araştırması ile yetinilerek adresin meçhul olduğunun kabul edilmesi ve bunun sonucu olarak tebligatın ilanen yapılması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır.
 
Somut olayda; davalılardan Hakan'a; öteki davalı Duruhan ile birlikte aynı adreste oturuyorlar gibi kabul edilip; dava dilekçesi tebliğ edilmiş, ancak; davalı Duruhan'ın vermiş bulunduğu 15.11.1993 tarihli dilekçesinde aynı adreste oturmadıklarını bildirmesi üzerine yapılan araştırmada değinilen adreste oturmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece davacı vekiline davalının adresini araştırıp bildirmesi için süre verilmiş; gereğini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
Oysa; davalı adresi davacı tarafından bildirilmezse dahi; yukarıdaki ilkeler çerçevesinde araştırma ve işlem yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 16.5.1997 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 20 milyon lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 15.9.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini