 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1997/3971
K. 1997/5319
T. 16.4.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
ZİLYETLİKLE KAZANMAK
KARAR ÖZETİ : Davada, tapu kaydı ile birlikte zilyetliğe de dayanılmış ve yapılan uygulama kayda, miktarına eşit kapsam tayin edilmesini zorunlu kılmış ise; tapu miktar fazlası yer için zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği de açıkça saptanmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
(743 s. MK. m. 639,645)
(3402 s. Kadastro K. m. 20)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan iptal, tescil davasının yapılan yargılamasında; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı Hazine tarafından temyizi üzerine; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına, Medeni Kanunun 645, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur. Ancak, böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa, öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi, gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa, dayandığı belgelerin incelenip, doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması, doğru esasa dayanmıyorsa, ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi, ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi, böylece yanların dayandığı, usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan, dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale ge1dikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınırın yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi; gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı, doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması, komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir. Öte yandan, sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Somut olayda, davacının davada dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınması tümüyle kapsadığı; diğer bir deyişle kaydın hudutlarının açık yer kalmayacak şekilde nizalı yeri içerdiği anlaşılamamaktadır. Özellikle güney sınırındaki yolun tapuda okunan yol olduğunu söyleyebilmek olanağı yoktur. Zira, kaşifte dinlenen yerel bilirkişiler tapuda okunan yolun doğudaki kadim yol olduğunu bildirmişlerdir.
Hal böyle olunca, davacıların davada dayandıkları tapu kaydına sabit sınırları ile bağlantısı kesilmeksizin miktarına eşit kasam belirlenmesi; miktar fazlası kısım yönünden ise, davacılar yararına zilyetlikle edinme koşullarının (3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gözetilerek) gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davalı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK. nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.4.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.