 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/3159
Karar No : 1996/4814
Tarih : 19.4.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- MK.931 VE 932.MADDESİNE GÖRE İYİNİYETLİ KİŞİNİN İKTİSABI KORUNUR.
- DEVLET TAPU SİCİLLERİNİN DOĞRULUĞUNDAN VE TUTULMASINDAN SORUMLUDUR.
- KÖTÜNİYET İDDİASI DEFİ DEĞİL İTİRAZ OLUP, SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞINA TABİ OLMAKSIZIN HER ZAMAN İLERİ SÜRÜLEBİLİR VE MAHKEMECEDE RESEN GÖZÖNÜNDE ALINMASI GEREKİR.
(8.11.91 Tarih 1990/4 E. 1991/13 Sayılı İçt.Birleştirme)
Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan iptal, tesçil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 19.4.1996 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs.vekili Av.Hüseyin Ö... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler ve vekilleri gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR
Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 901 ve 902, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 931.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet,nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke M.K.nun 931. maddesinde aynen "tapu sicilindeki kayda hüsnüyetle istinat eder mülkiyet veya diğer ayni hakkı iktisap eden kişinin bu iktisabı muteber olur" şeklinde yer almış aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 932.maddede başka sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkansız olan kişinin iktisabı geçerlidir.
Ne varki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta,.şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima gözönünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının defi değil itiraz olduğu,iddi a ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8. 11.19.91 tarih 1990/4 esas 1991/13 sayılı İnançlara Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olayda ise; davalı Yaşar Ç... diğer davalılar Şaban ve Ali K... ' nin iş ve biçer ortağı olduğu, davacı ve davalıları en az 20 yıldır tanıdığı onlar arasındaki davalardan haberdar olduğu, dava konusu taşınmazıda yanlar arasındaki uyuşmazlığı bilerek devraldığı dinlenilen tanık beyanlarından ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalı Yaşar Ç... M.K.nun 931.maddesinin koruyuculuğu altında olduğunu iyi niyetli bulunduğunu kabul etmek olanaksızdır.
Bu durumda, yerel mahkemenin yukarıdaki deliller ışığında davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere reddi yönünde hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine ve 16.5.1995 tarihinde yürürlüğe giren Av.ücret tarifesinin 14.maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 6.000.000 lira duruşma Av.parasının temyiz edilenden alınmasına 19.4.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.