 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1996/16143
K. 1997/16675
T. 11.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ
KARAR ÖZETİ: Bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilemeyeceğinin anlaşılması halinde; uyuşmazlık, BK nun 517. maddesi uyarınca yanların özel ve ekonomik durumları gözetilip, uygun bir irade hükmedilerek çözümlenmelidir.
(818 s. BK. m. 511, 517)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılanmasında; mahkemece, davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme BK.nun 511. maddesinde; "kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit" olarak tarif edilmiştir.
Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK. nun 517. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Öte yandan BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re'sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir."
Somut olayda, davalının memuriyeti (subaylık hizmeti) nedeniyle, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilemediği esasen bakım alacaklısı olan davacının gerek yaşı, gerekse fiziki rahatsızlığı göz önüne alındığında bakım borçlusunun ailesiyle birlikte olamayacağı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, BK.nun 517/son maddesi hükmünce, yanların özel ve ekonomik durumları gözetilerek uygun bir irat tahsisi suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın tümden reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.