Hukuki.NET

T.C.
Y A R G I T AY
1. Hukuk Dairesi
E. 1996/16104
K. 1997/741
T. 23.1.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
     TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
  EHLİYETSİZLİK
  MURİS MUVAZAASI
 
KARAR ÖZETİ  : Mirasçılar tarafından, murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığı esasen vekil aracılığı ile yapılan dava konusu temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amacına yönelik muvazaalı bir işlem olduğu iddia edilerek; tapu iptali, tescil davası açılmış olması halinde; öncelikle ehliyetsizlik iddiasının açıklığa kavuşturulması, vekâletin verildiği tarihte hukuki ehliyetin tespit edilememesi durumunda davanın kabul edilmesi, aksi halde muris muvazaası iddiasının araştırılması gerekir.
(743 s. MK. m. 9, 10, 13, 15, 359/2, 634)
(818 s. BK. m. 18, 213)
(YİBK., 11.6.1941 gün ve 4/21 s.)
(YİBK., 1.4.1974 gün ve 1/2 s.)
 
Davacılar tarafından, dayalı ve dahili davalılar aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyizi duruşma istemli talep edilmişse de, dosya içinde tebligat pulları olmadığından talebin reddi ile temyiz incelemesinin dosya üzerinden yapılmasına karar verildi, gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırdedebilme kudreti bulunmayan bir kimsenin, kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim, Medeni Kanunun "medeni hakları kullanmaya selahiyattar olan kimse iktisaba da, iltizama da ehildir" şeklindeki 9. maddesi hükmüyle, hak elde edebilmeyi, borç (yükümlülük) altına girebilmeyi, medeni hakları kullanma ehliyetine bağlamış, 10. maddesinde de, medeni hakları kullanma ehliyetinin başlıca koşulu olarak temyiz kudretini ve reşit olmayı kabul ederek, "mümeyyiz olan reşit, medeni hakları kullanmaya selahiyattardır" hükmünü getirmiştir. 'Ayırtım gücü, eylem ve işlem ehliyeti" olarak da tarif edilen temyiz kudreti aynı Yasanın 13. maddesinde, "yaşının küçüklüğü sebebiyle yahut akıl hastalığı veya akıl zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle makul surette hareket etmek (iktidarından) mahrum olmayan her şahıs Kanunu Medeni'ce mümeyyizdir" denmek suretiyle tanımlanmış, ayrıca, temyiz kudretini ortadan kaldıran önemli sebeplerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
 
Hemen belirtmek gerekir ki, MK.nun 15. maddesinde ifade edildiği üzere, temyiz kudreti. olmayan bir şahsın geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle,. muayyen istisnaların dışında yapacağı işlemlere bir sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması, o işlemi geçerli kılmaz (YİBK. 11.6.1941 tarih, 4/21 s.)
 
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında, bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahade kağıtları, filim grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar HUMK.nun 286. maddesinde belirtildiği gibi, bilirkişinin rey ve mütalâası" hâkimi bağlamaz ise de; temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
 
Hele temyiz kudretinin nisbi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen, Medeni Kanunun 359/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
 
Öte yandan, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada, miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
 
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 634, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
 
Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan, bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makûl bir nedeninin bulunup bulunmadığı, dayalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
 
Davacılar, davada miras bırakanlarının hukuki ehliyetinin bulunmadığını; esasen, vekil aracılığıyla yapılan davaya konu temliki işlemin mirastan mal kaçırılmak amacıyla yapılmış muvazaalı bir işlem olduğunu ileri sürmüşler; iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
 
Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeleri karşılayacak kapsamda hükme yeterli bir soruşturma yapılması; öncelikle ehliyetsizlik iddiasının açıklığa kavuşturulması vekaletin verildiği tarihte hukuki ehliyetin varlığının tesbit edilememesi durumunda davanın kabul edilmesi aksi halde (hukuki ehliyetinin varlığının anlaşılması halinde) muris muvazaası iddiasının araştırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilip, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü, HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın iadesine, 23.1.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini