 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1996/12601
K. 1996/12871
T. 6.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
ARAZİ TOPLULAŞTIRILMASI
KARAR ÖZETİ : "İsteğe bağlı arazi toplulaştırma işlemi" sonunda oluşturulan tapu kaydının düzeltilmesi için açılan davada; işlemin, idari yargı safhasını da kapsayacak şekilde kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, toplulaştırmaya ilişkin olarak İdarece yapılan, ya da yaptırılan işlemin idari yargı yerine dava açılarak bozulmadığının, bir başka deyişle hukuki varlığını koruduğunun anlaşılması halinde eldeki davanın reddi gerekir.
(743 s. MK. m. 678)
(3202 s. KHGK. m. 12/c)
[Arazi Toplulaştırma Tüz.-7/18231 s. (24.9.1979 Ta.) m. 12]
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava dilekçesinde ileri sürülen iddianın, içeriği itibariyle "arazi toplulaştırma işlemi" sonucu oluşturulan tapu sicilinin düzeltilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanısıra, işlemin "isteğe bağlı toplulaştırma" niteliğinde bulunduğu da açıktır.
Ülkemizde, toprak toplulaştırmasına imkan veren genel bir hüküm "toprağın ıslahı" başlığını taşıyan Medeni Kanunun 678. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, toprağın ve su yollarının ıslahı, bataklıkların kurutulması, yol açılması, toprakların toplulaştırılması (birleştirilmesi) ancak müteaddit maliklerin iştirakiyle yapılabilir. Belirtilen işlerin yapılabilmesi için, arsaların (toprakların) yarısından fazlasına malik bulunan ve sayıca da maliklerin üçte ikisini teşkil eden kimselerin olumlu karar vermesi gerekir. Çoğunluk kararı alındıktan sonra diğer maliklerin alınan karara uyma mecburiyetleri vardır.
Hemen belirtilmelidir ki, Medeni Kanunun 678. maddesini karşılayan İsviçre Medeni Kanununun 703. maddesi, 3 Ekim 1951 tarihli Tarım kanununun 121. maddesiyle değiştirilmiş; toplulaştırma, belirli ölçüde kolaylaştırılmış, maliklerin üçte ikinin değil, sadece salt çoğunluğunun olumlu oyu yeterli sayılmıştır.
Öte yandan, 22.5.1985 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanununun 121C maddesi ile, Sulama Dairesi Başkanlığı'na (sulu ve kuru tarım arazilerinde toplulaştırmaya uygun arazi sahipleri çoğunluğunun isteğine bağlı arazi toplulaştırılması için; etüt planlama, program ve projelerini hazırlamak, hazırlatmak, tasdikini yapmak, uygulama işlerini yapmak, yaptırmak) görevleri de verilmiştir.
Arazi Toplulaştırma İşlemlerini Düzenleyen 24.9.1979 tarih, 7/18231 sayılı Tüzükte, işlemlerin nasıl gerçekleştirileceği belirtilmiş; Tüzüğün 12. maddesinde ise (parsellerin derecelendirilmesine ilişkin harita, mülkiyet listesi ve derecelerin birbiri ile denkliğini belirten tablo, köyde görülebilecek bir yerde veya belediye tahtasında onbeş gün süreyle asılarak ilan olunur. Asılma ve indirilme bir tutanakla saptanır. Harita, liste ve tablonun ilan edildiği ayrıca köyün veya belediyenin bağlı olduğu ilçe veya il merkezinde alışılmış araçlarla duyurulur. Arazi malikleri, derecelendirme harita, mülkiyet listesi ve tablosuna, ilan gününden başlayarak yirmi gün içinde yazılı olarak derecelendirme kurulu başkanlığına itiraz edebilirler. Kurul, itirazları onbeş gün içinde karara bağlar. Karar, ilgililerine yazılı olarak duyurulur. Bu karara, bildirim tarihinden başlayarak ongün içinde proje idaresi eliyle Bakanlığa itiraz edilebilir. Bakanlığın otuz gün içersinde vereceği karar üzerine derecelendirme kesinleşmiş olur. Bu karar, ilgililere aynı biçimde duyurulur) denilmiştir. Anılan Tüzükte öngörülen ve Bakanlar Kurulu kararı ile başlatılan arazi toplulaştırma işlemlerinin gerçekleştiriliş ve özellikle kesinleştirilme yöntemi dikkate alındığında, Bakanlığın son kararına karşı, idari yargı yerinde dava açılabileceği kuşkusuzdur.
O halde, davaya konu tapu sicilinin oluşmasına esas teşkil eden arazi toplulaştırma işlemine ait tüm belge örneklerinin eksiksiz olarak Bölge Müdürlüğünden ve gerektiğinde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden dosyaya getirtilmesi; işlemin, idari yargı yeri evresini de kapsayacak şekilde kesinleşip kesinleşmediğinin değerlendirilmesi, toplulaştırmaya ilişkin İdarece yapılan yada yaptırılan işlemin idari yargı yerine dava açılarak bozulmadığının; diğer bir deyişle, hukuki varlığını koruduğunun anlaşılması durumunda eldeki davanın reddedilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek işin esasının incelenmesi iptal ve tescile karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.11.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.