 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1995/7038
K. 1995/7888
T. 29.5.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANINÖNLENMESİ
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN
GİDERİLMESİ
KARAR ÖZETİ: Kadastral bir planın (paftanın) uygulanmasında asıl olan; ölçümün, kadastro sırasında konulan ve o haliyle (yeri hiç değiştirilmeden) korunan nirengi ve poligon noktalarından yararlanılarak yapılmasıdır. Nirengi veya poligon taşlarının bulunmaması durumunda ise, kadastro sırasında var olan sabit sınır ve tesisler uygulamada dikkate alınarak ve bunlara poligon noktası niteliği verilerek ölçüm yerine getirilmelidir.
Bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu takdirde; yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda ve kadastral yöntemlere uygun olarak hassas ölçüm aletleriyle, tapu fen memuru veya harita kadastro mühendisi yetki ve yeteneğini taşıyan bilirkişi kurulu aracılığı ile yerinde, 3'eniden pafta ve çap uygulaması yapılması, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K.)
(1086 s. HUMK. m. 275.286)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, 7.7.1994 tarihli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; kadastral bir planın (paftanın) uygulanmasında aslolan, ölçümün kadastro sırasında konulan ve o haliyle (yeri hiç değiştirilmeden korunan nirengi ve poligon noktalarından yararlanılarak yapılmasıdır. Nirengi veya poligon taşlarının bulunamaması durumunda ise, kadastro sırasında var olan sabit sınır ve tesisler uygulamada dikkate alınarak ve bunlara poligon noktası niteliği verilerek ölçüm yerine getirilmelidir.
Somut olayda, iki ayrı tarihte keşif yapılmış; ilk keşfin bilirkişisi tecavüz miktarını 65.75 m2 olarak bildirmiş; ikinci keşifte görev alan bilirkişi ise davalının davacı taşınmazına herhangi bir tecavüzünün bulunmadığını saptamıştır. Öte yandan, delil tesbiti dosyasında ibraz edilen raporda tecavüz miktarının 204 m2 olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, ilk raporun uzlaştırıcı bulunduğu belirtilerek anılan rapor hükme esas alınmıştır. Nevar ki, farklı raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi; hükme esas alınan raporda ölçümün hangi sabit noktalardan yararlanılarak yapıldığına ilişkin bir açıklık da bulunmamaktadır.
O halde, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda ve kadastral yöntemlere uygun olarak hassas ölçüm aletleriyle tapu fen memuru ya da harita kadastro mühendisi yetki ve yeteneğini taşıyan bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde yeniden pafta ve çap uygulaması yapılması; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.5.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.