 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1995/13378
K. 1995/14568
T. 6.11.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ELATMANIN ÖNLENMESİ
- PAFTA UYGULAMASI
- İSTEĞİ AŞAN HÜKÜM
KARAR ÖZETİ Kadastrol bir planın (pafta) uygulamasında aslolan, ölçümün kadastro sırasında konulan ve o haliyle korunan nirengi ve poligon noktalarından yararlanılarak yapılmasıdır. Nirengi ve poligon taşlarının bulunamaması durumunda ise, kadastro sırasında var olan sabit sınır ve tesisler uygulamada dikkate alınmak ve bunlara poligon noktası niteliği verilmek suretiyle ölçüm yapılmak gerekir.
Ayrıca, taşınmazın bir kısmına yapılan tecavüzün önlenmesi istendiği halde, istek aşılarak taşınmazın tümüne elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru değildir.
(1086 s. HUMK. m. 363, 366)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, kayden maliki olduğu taşınmazın bir kısım yerine davalılar tarafından tecavüz edildiğini ileriye sürüp, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar; davacı taşınmazına tecavüzleri olmadığını, bu nedenle, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, dosyaya ibraz edilen bilirkişi M. Hamdi'nin raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Ancak, hükme esas alınan raporda "nirengi ve poligon tesislerinin" bulunamadığı belirlenmektedir. Bilindiği üzere, kadastrol bir planın (paftanın) uygulanmasında aslolan, ölçümün kadastro sırasında konulan ve o haliyle (yeri hiç değiştirilmeden) korunan nirengi ve poligon noktalarından yararlanılarak yapılmasıdır. Nirengi ve poligon taşlarının bulunamaması durumunda ise, kadastro sırasında var olan sabit sınır ve tesisler uygulamada dikkate alınmak ve bunlara poligon noktası niteliği verilmek suretiyle, ölçüm yerine getirilmelidir.
Somut olayda, bu kural gözardı edilmiştir. Hal böyle olunca, tapu fen memuru veya harita mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan üç uzman bilirkişi aracılığı ile yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir uygulama yapılması, uzman bilirkişilerden gerekçeli rapor alınması, elatma olgusu fiili bir vakıa olduğundan, davalıların tecavüzü olup olmadığı yönünde tanık dinlenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere, karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, davacı taşınmazının bir kısmına yapılan tecavüzün önlenilmesini istendiği halde, istek aşılarak parselin tümüne elatmanın önlenmesine karar verilmesi de isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.11.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.