 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1993/6041
K. 1993/6507
T. 14.5.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TÜZEL KİŞİ
DAVADA HUSUMET
TEMSİL
ÖZET Tüzel kişilere ilişkin davalarda husumetin ilgili tüzel kişiliğe yöneltilmesi gerekir. Tüzel kişinin adı eksik yazılarak gösterilen durumlarda tebligat yetkili kişi tarafından alınmış ve duruşmaya gelen vekil de vekaletname vererek savunmada bulunmuş ise tüzel kişinin adının eksik yazılmış olması davanın sonucunaetkili değildir.
(1086 s. HUMK. m. 39, 59, 115/1)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Söke Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 14.4.1992 gün ve 178-326 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 18.1.1993 gün ve 12977-111 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, Hazine vekili, mülkiyeti Hazineye ait, 14138 parsel sayılı taşınmazın haklı ve geçerli nedene dayanılmaksızın, basit yapılar inşa edilmek suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Gerçekten; tüzel kişilere ilişkin davalarda husumetin ilgili tüzel kişiliğe yöneltilmesi gerekir Bunun yanı sıra, açılan davanın davalı tüzel kişinin yetkili organı ve temsilcisine tebligat yapılarak yürütülmesinde de zaruret vardır. Esasen, Daire bozma kararında değinilen ilkelere açıkça değinilmiştir. Olayda uyuşmazlık, husumetin yöneltilmesinde bir yanılgıya düşülüp, düşülmediği ve özellikle tüzel kişiliğin (şirketin) davada temsil edilip edilmediği noktasından kaynaklanmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesinde davalının "G.... İnşaat" namıyla ifade edilmiş olması, ilgili şirkete husumetin doğru yöneltildiği anlamına gelemez. Ne var ki, G... İnşaat adına tebliğe çıkarılan dava dilekçesi," işyerinde çalışan Muhasebecisi Yaşar" tarafından alınmış ve bu tebligat üzere duruşmaya gelen vekil, "G.... Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi' nin" vekili olduğunu belirten vekaletnamesini ibraz ederek çekişmeli taşınmazın müvekkili şirket tarafından kiralandığını savunmuştur. Ancak, davacı Hazine ile davalı arasında Devlet İhale Yasasının öngördüğü koşullara uygun olarak gerçekleştirilmiş ve düzenlenmiş bir kira sözleşmesinin varlığı kanıtlanamamıştır. Öte yandan, Hazinenin kayden maliki bulunduğu çekişmeli taşınmazın, davalı tarafça işgal edildiği yapılan keşif ve uygulama ile saptanmıştır.
O halde, yerel mahkemenin davayı sabit görerek müdahalenin önlenmesine ve tenis kortu niteliğindeki tesisin yıkımına karar vermesi doğrudur. Karar başlığına davaiının "G.... İnşaat" şeklinde yazılması da sonuca etkili değildir. Anılan hususlar, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Davacı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440. maddesi gereğince kabulüne ve Dairenin 18.1.1993 tarih, 12977/111 sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına; Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 14.4.1992 tarih, 178/326 sayılı hükmün usul ve yasaya uygun görülmekle (ONANMASINA), Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin (J) bendi uyarınca Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına, 14.5.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.