 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1993/4467
K. 1993/7590
T. 10.6.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- DAVANIN GENİŞLETİLMESİ VEYA MAHİYETİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ YASAĞI
KARAR ÖZETİ Bir davanın açılmasından sonra davacı; o davadaki iddiası ile bağlı olduğundan, diğer tarafın rızası olmadıkça iddiasını o dava içinde genişletemez veya mahiyetini değiştiremez. Usule ilişkin bu kural asıl davadan ayrı olarak açılan davadaki istekler için uygulanamaz.
(1086 s. HUMK. m. 185/2)
Davacı tarafından; davalı aleyhine açılan tazminat, elatmanın önlenmesi, ecrimisil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, davada; tapu kaydı ile maliki olduğu taşınmaz mala, davalının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın elattığını ileri sürmüş; elatmanın önlenmesini ve işgal tazminatı (ecrimisil) karşılığı olarak 3.800.000 liranın ödetilmesini istemiştir. Ancak, davaya bakılmakta iken "işgal tazminatı (ecrimisil)" niteliğindeki istekten (davayı geri alma anlamında) vazgeçilmiş ve anılan istek ayrı bir davaya "mahrum kalınan kar" şeklinde konu yapılmış ve bu kere 22.500.000 liranın tahsili talebinde bulunulmuştur. Sonradan açılan bedele ilişkin dava ile işbu davaya birleştirilerek bakılmıştır.
Gerçekten, davacı davalının rızası olmaksızın davasını genişletemez veya mahiyetini değiştiremez (HUMK. m. 185/2). Doktrinde ve uygulamada buna "iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı" denilmektedir. Kaynak Noşatel Usul Kanununun 160. maddesinde ise bu terim, "talep sonucunun (Conclusions) genişletilmesi ve mahiyetinin değiştirilmesi yasağı" ifadeleriyle yer almıştır. Ne var ki, davayı değiştirme yasağı (m. 185/2) aynı dava için söz konusu olur. Diğer bir deyişle, ayrı açılmış (ikinci) davaya karşı, birinci davadan söz edilerek, davayı değiştirme itirazı yapılamaz. Nitekim değinilen kural, HGK.nun 15.11.1961 tarih, 36/38 sayılı kararında; (...bir davanın açılmasından sonra davacı, o davadaki iddiasıyla bağlı olduğundan diğer tarafın rızası olmadıkça iddiasını o dava içinde genişletemez. Ancak, HUMK.nun 185. maddesinde yer alan bu hüküm, asıl davadan ayrı olarak açılan davadaki istekler için uygulanamaz.) denerek vurgulanmıştır. Öyle ise, davacının bedele yönelik isteğinin, "mahrum kalınan kar" esası ve ikinci davadaki talebi gözetilerek hükme bağlanması doğrudur. Bu itibarla, davalının diğer temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, önceden açılmış ve kesinleşmiş ilama rağmen; o ilama konu dönem hakkında da yeniden bedele hükmedilmesi isabetsizdir. Temyiz itirazı bu hususa hasren yerindedir. Kabulüyle hükmün yalnızca belirtilen nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.6.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.