 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1992/5085
K. 1992/7301
T. 29.5.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖLÜNCEYE KADAR BAKIP GÖZETME AKTI
MUVAZAA
ÖZET Bakıp gözetme keyfiyeti muvazaalı ise taşınmaz mal mülkiyeti gizli bağış ile karşı tarafa geçirilmiş olur. Bunun saptanması halinde de muvazaaya davalı iptal davasının dinlenebilme olanağı doğar.
(818 s. BK. m. 18)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Sakarya 2. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 2.7.1991 gün ve 348-328 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 27.1.1992 gün ve 12327-491 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, BK.nun 18. maddesinde ifadesini bulan muvazaa hukuki sebebine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, miras bırakanları Eşrefin sağlığında davaya konu 5 parsel sayılı taşınmazını, mirastan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürmüş, payı oranında, tapunun iptali ile tescilini istemiştir.
Bilindiği üzere, bu tür davalarda uyuşmazlığın sağlıklı ve adil bir çözüme kavuşturulması davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir deyişle murisin asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulmasını zorunlu kılar. Bunu sağlayabilmek ise, toplanan delillerin yanların özel durumları yaşamın gerçekleri, arzuların açığa vuruluş biçimi, murisin mirasçıları ve yararlandırmayı amaçladığı kişi veya kişilerle olan ilişkileri dikkate alınmak suretiyle değerlendirilmesine bağlıdır.
Kuşkusuz ölünceye kadar bakma sözleşmesi, karşılığı olan ivazlı sözleşme türlerindendir. Ancak, bakıp gözetme keyfiyeti muvazaalı ise taşınmaz mal mülkiyeti gizli bağış ile karşı tarafa geçirilmiş olur, bunun saptanması halinde de muvazaaya dayalı iptal davasının dinlenebilme olanağı doğar. Somut olayda, taraflar miras bırakanın çocuklarıdır. Dava konusu taşınmaz, murisin en değerli ve bir dairesinde kendisinin oturduğu 3 katlı, 400 m2. bahçesi olan, iki dairesini kiraya verdiği bahçeli bir evdir. Miras bırakanın yaşlı olmasına karşın bakıma gereksinimi olmadığı, kaldı ki davalı tarafından bakılmadığı, işlerini yalnız yaşadığı evde kendisinin yaptığı, evin temizlik işlerini davalının, dışarda yapılacak işlerini de davacının yapmak suretiyle hayatını sürdürdüğü, mali durumun iyi olduğu gibi davalı kızının oturduğu evin kirasını ödediği, hatta davalının geçim masraflarını da miras bırakanın 'karşıladığı dosyadaki delillerle saptanmıştır. Bu durumda, murisin asıl amacının çekişme konusu taşınmazı davalıya bağışlamak olup, bunu gizlemek için ölünceye kadar bakma akdi yaptığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlaşılmaktadır.
Bu durumda, temliki işlemin bakma karşılığı olarak verildiğinin kabulüne olanak yoktur. Mahkemece, dava, akde aykırılıktan açıldığı düşünülerek, bu hakkın akdin yanlarına ait olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir. Ancak, tüm dosya içeriğinden davadaki olgu, akde aykırılık değil, akdin yok hükmünde olduğudur.
Bu durumda görünürdeki Ölünceye kadar bakma akdi muvazaa, gizlenen bağış akdi ise şekil noksanlığı sebebiyle geçersiz olduğundan, davanın reddine ilişkin mahkeme kararının bozulması gerekirken, gözden kaçmak suretiyle onandığı son istek üzerine yapılan inceleme ile anlaşılmıştır.
düzeltme talebi yerindedir. Kabulüyle, Dairenin 27.1.1992 gün, 1991/12327 esas, 1992/491 karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına yerel mahkeme kararının açıklanan nedenden ötürü, HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|