 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1992/15020
K. 1993/2257
T. 25.2.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL
MURİS MUVAZAASI
TAMAMLAYICI YEMİN
ÖZET Bir kimsenin mirasçısını, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde ifadesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun, ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin, muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler.
Hakim deliller yararına hüküm vermeye daha elverişli olan tarafa re'sen yemin teklif eder.
(818 s. BK.m. 18)
(1086 s. HUMK. m. 356)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacı tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, birleştirilerek görülen davaların dilekçelerinde; miras bırakanı (babası) Mümin'in sağlığında davaya konu iki adet apartman dairesini mirastan mal kaçırmak amacıyla oğlu Fevzi'nin kayınpederi olan davalıya muvazaalı biçimde temlik ettiğini ileri sürmüş; iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, yanlar arasındaki uyuşmazlık 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararında ifadesini bulan "muris muvazaası" niteliğindeki bir işlemin eldeki dava yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği noktasından kaynaklanmaktadır.
Gerçekten, anılan inançları birleştirme kararında (... Bir kimsenin mirasçısını, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun, ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri...) öngörülmüştür.
Somut olayda, davacı miras bırakanın kızı, davalı ise oğlunun kayınpederidir. Çekişmeli iki adet apartman dairesinin tapuda gösterilen değerleri ile gerçek değerleri arasında dört kata varan bir oransızlığın bulunduğu uzman bilirkişilerin ek raporlarında bildirilmiştir. Davalı, kendisine resen tamamlayıcı yemin verilinceye değin tapuda gösterilen değerden fazla bir para ödediğini savunmamıştır. Esasen, dinlenilen tanıkların sözlerinden, murisin mal satmaya; hele iki dairesini peş peşe satmaya ihtiyacı olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, temlik tarihlerinde bu miktar bir paranın ödendiğine ilişkin herhangi bir belge (banka dekontu gibi) dosyaya getirilmiş değildir. Bunun yanısıra temlik tarihlerinden yaklaşık 6 ay sonra ölen murisin terekesinden bu satışları doğrulayacak bir para çıktığı da ileri sürülmemiştir. Satış parasının tedavi masraflarına harcandığı savunulmuş ise de; bu husus dahi belgelenmemiştir.
Bilindiği üzere, hakim deliller yararına hüküm vermeye daha elverişli olan tarafa resen yemin teklif eder (HUMK. md. 356).
Hal böyle olunca, dosya içeriğinin ve toplanan delillerin, "muris muvazaası" iddiasını doğruladığı gözetilerek, davanın kabulüne karar' verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek ve tamamlayıcı yemine başvurulmak suretiyle red kararı verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.2.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|