Hukuki.NET

T.C.YARGITAY1. Hukuk DairesiE. 1992/14847K. 1993/2047T. 22.2.1993
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
VAKIF TÜZEL KİŞİLİĞİ MAL EDİNME KOŞULU
 
ÖZET: Vasiyeti kabul etmek, yararına vasiyet edilene ait bir hak olduğundan beyannamelerinde bağış kabul edeceklerine ilişkin bir açıklık bulunmadıkça iradesi dışına çıkılarak mal kabul olunamaz.(2762 s. VAK. m. 44)
 
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı İdare vekili tarafından temyizi üzerine; davalı vekilinin temyize cevap dilekçesindeki duruşma isteği değer ve tebligat giderinin yatırılmamış olmasından ötürü HUMK.nun 438. maddesi hükmünce reddedilerek dosya okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:
 
Davacı Hazine vekili, 446 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki Despina'ya ait 1/2 yarı payın vasiyet yoluyla davalı Balıklı Rum Hastanesi Vakfıyla bağışlandığını, oysa anılan Vakfın bağış kabul etmesine yasal olanak bulunmadığını ileri sürmüş; tapunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
 
Hemen belirtilmelidir ki; yasaların getirdiği bazı sınırlayıcı hükümler yerinde kalmak ve karşılıklılık ilkesine fiili uygulamada da geçerlilik tanıyıp saygılı olmak şartıyla yabancı gerçek kişilerin Türkiye'de miras yoluyla mal edinmelerine imkan tanınmış olmasına karşın; tüzel kişiler bu imkandan yoksun bırakılmışlardır. Esasen, Medeni Kanundan önceki mevzuat yönünden de (Osmanlı İmparatorluğu devrinde de) 7 Sefer 1284 tarihli Kanunla yabancı gerçek kişilere Türkiye'de taşınmaz mal edinme hakkı verilmişken, 1328 tarihli Kanunla yabancı tüzel kişiler bundan ayrık tutulmuşlardır. Öte yandan, 5404 sayılı Kanunla değiştirilen Vakıflar Kanununun 1. maddesinin son fıkrasında, cemaatların ve esnafa ait vakıfların kendileri tarafından seçilen kişi veya kurullarca yönetileceği öngörülmüş; böylece bunlar, tüzel kişiliklerine dokunulmamak üzere bir statüye bağlanmıştır. Vakıflar Kanununun 44. maddesinde, (...16 Şubat 1328 tarihli Kanunun yayınlanmasından sonra tapuya verilmiş defterlerle ve buna benzer belgelerle anlaşılacak olan yerlerin 9 yolda vakıflar kütüğüne geçeceği) hükmü yer almıştır. Bu suretle, vakıf niteliği kazanan cemaatlara ait hayri, ilmi ve bedii amaçlar güden kuruluşların düzenlenmiş vakıfnameleri bulunmadığı için az önce belirtilen 44. madde gereğince bunların süresinde verdikleri beyannamelerinin "vakıfname" olarak kabulü zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Nasıl ki, vakıfnamede mal edinme için açıklık olmayan hallerde vakıf tüzel kişiliği mal edinemezse; beyannamelerinde bağış kabul edecekleri yolunda açıklık olmayan hayır kurumları da gerek doğrudan doğruya, gerekse vasiyet yolu ile taşınmaz mal iktisap edemezler. Çünkü, vasiyeti kabul, yararına vasiyet yapılana ait bir haktır. Vakıf (vakfeden) vakıfnamesinde izin vermedikçe onun iradesi dışına çıkılıp mal kabul olunamaz. Öyle ise, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı'nın gerek doğrudan, gerekse vasiyet yolu ile taşınmaz mal edinemeyeceğinin kabulü gerekir. Davalı Balıklı Rum Hastanesi Vakfı, 2762 sayılı Vakıflar Yasasının birinci maddesinin 2. fıkrasında tanımı yapılmış bulunan mülhak vakıflardan bulunduğuna göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün denetimine tabidir. Özel yasasında sayılan işleri yapmakla yetkili kılınmış olan Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün, denetimi altında tutuğu vakıf kuruluşlarca yasalara aykırı olarak oluşturulmuş hukuki tasarrufların düzeltilmesi ve bunların iptali için dava açabileceği kuşkusuzdur. Özel yasanın tanıdığı dava hakkı, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olmakla birlikte, değinilen nitelikteki temliki tasarruflar kamu düzenini de ilgilendirdiği cihetle, tasarruflara yönelik dava hakkının Hazineye de tanınmış olmasında bir usulsüzlük yoktur.
 
O halde, davaya konu yarı pay yönünden Hazine yararına mirasçı sıfatıyla tescil isteyebilme koşullarının gerçekleşip gerçekmeşmediğinin araştırılması, gerçekleşmiş ise, iptal ve tescile karar verilmesi; aksi durumda (tescil isteyebilme imkanının doğmadığının anlaşılması durumunda) iptal ve eski hale getirilme ile yetinilmesi gerekirken, davanın reddedilmesi doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir, kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.2.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini