 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1991/4602
K: 1991/11918
T: 22.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen davada;
Davacı, 1562 ada 21 parsel taşınmazdaki 1/2 payının davalıya satışının vekaleten temsil görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeniyle illetli olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde duruşmalı inceleme yapılması isteği ile davacı vekili tarafından temyiz edildiğinden, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, vekaleten temsil görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı yüklenici ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yer sahiplerine bırakılan bağımsız bölüm tapu kayıtlarının 1/2 oranında iptal ve tescili isteğine ilişkindir.
Kardeş olan yanların paydaşı bulundukları 1562 ada 21 parsel sayılı arsa üzerinde yapılacak yapının kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile gerçekleştirilmesi ve ilgili tüm işlemlerin yürütülmesi için satışa yetkiyi de içeren 9.9.1985 günlü vekaletname ile enişteleri dava dışı Süleyman K.'u vekil tayin ettikleri tartışmasızdır.
Bundan sonra vekil ile yüklenici arasında 4.8.1986 tarihli sözleşme düzenlemiş ve inşaata devam edildiği aşamada da sözü edilen vekaletname ile davalı Burhan için Orhan T.'a vekalet verilerek kendisi de davacıyı temsilen davacının 1/2 payının 1.800.000 lira bedelle satışı suretiyle davalı üzerine geçirilmiştir.
Temliki gerçekleştiren vekil Almanya'dan verilen telefon talimatı üzerine işlem yaptığını açıklamıştır. Vekile ve vekil aracılığıyla davacıya herhangi bir bedel ödenmiş değildir.
Davalı tarafın, davacıya Almanya'da 51 bin mark ödendiği doğrultusundaki savunmasının yazılı bir kanıtı yoktur. Bu hususa ilişkin anlatımlar ise inandırıcı olmaktan uzaktır.
Bilindiği gibi Borçlar Yasasının gerek temsile gerekse vekalet bağıtına ilişkin hükümlerine göre vekaleten temsil yetkisi kural olarak vekalet verenin yararına kullanılmaktır. Eğer vekil bu yetkisini vekalet verenin zararına, kendisinin ya da işbirliği yaptığı başka birinin yararına kullandığı takdirde yapılan işlem temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa bile vekalet verini bağlamaz. Böyle bir davranışı ile vekil vekaleten temsil yetkisini kötüye kullanmış sayılır.
Değinilen olgular ve tüm dosya içeriği karşısında somut olayda vekaleten temsil yetkisinin açıkça kötüye kullanıldığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca da iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken kanıtların değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle davanın reddedilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.10.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.